Sinif Mucadelesi

Haiti : Doğal felaket toplumsal facianın üstünü örtmemeli

Perşembe 11 Şubat 2010

200 bin, belki de iki katı ölü! Haiti’de depremin yol açtığı ölü sayısını tam olarak kimse bilmiyor.

Yıkılan binaların altındaki bütün cesetler hala daha çıkarılmadı, çünkü televizyon kameraları önünde bazı insanları canlı olarak çıkardıklarıyla övünen kurtarma ekipleri yoksul mahallelerine hiç uğramadılar. Ek olarak salgın hastalıkların, açlık ve susuzluğun yol açacağı ölü sayısının ne kadar olacağını da kimse bilemez.

Deprem, doğal bir olgudur ama yol açtığı ölüm sosyal bir olaydır. Ölümlerin nedeni, ülkedeki insanların büyük bir çoğunluğunun son derecede yoksul olmasından ve oturdukları gecekonduların “depreme dayanıklı olmadıklarını” söylemek, bilinen bir duruma açıklık getirmek olur!
Başkent Port-au-Prince’ın deprem hattı üzerinde olduğu ve bu nedenle deprem olasılığının yüksek olduğu biliniyordu. Hatta bilim insanları, defalarca bu tehlikeye karşı uyarılarda bulunmuştu. Birçok insanın fakirlikten, tedavisi basit hastalıklardan, yoksulluktan öldüğü bir ülkede hükümetten deprem tehlikesine karşı önlem almasını beklemek boşuna olsa değil mi? Olağan zamanlarda bile hastanelerde yeterli sayıda hekim ve hemşire olmadığı gibi, ilaç ve malzemeler de yeterli değil.

Televizyon kanallarında defalarca, zengin Batılı ülkelerinden gelen kurtarma ekiplerinin kurtardığı insanları ısrarla gösterdiler. Ancak çoğu insan büyük bir çoğunluğu son derece büyük bir dayanışma gösteren kitleler tarafından kurtarıldı. Batıdan modern teçhizatlarla gelinmeden önce, çıplak ellerle kurtarılan insan sayısı ne kadardı?

Büyük güçler ancak aradan belirli bir zaman geçtikten sonra biraz seferber oldular. Ama ne gereken çabuklukla ne de gereken olanakları harekete geçirerek davranmadılar. Yaptıkları, son derece azamidir.

Yoksulluğun her tarafta kol gezdiği, Kuzey ve Güney Amerika’nın en yoksul ülkesi olan Haiti’nin bu durumda olması asırlar boyu yapılan talanlardandır. İlk önce en büyük soygunu Fransa, Afrikalıları köleleştirip Haiti’ye zorla gönderip, tarlalarda köle olarak çalıştırıp, Haiti’yi dünyanın en büyük şeker üreticisi yapmıştı.

Hem Fransa’nın sömürgecilik düzenine hem de köleliğe karşı çıkan isyanlar bu duruma son verdi. Ancak Fransa, köle sahiplerinin tazminatı gerekçesiyle çok büyük miktarlarda borç dayatıp, Haiti’yi yarım yüzyıl boyunca borç ödemeye zorladı. Ardından ABD, Haiti’ye el atıp kendi arka bahçesine dönüştürüp neredeyse bedavaya gelen bir işgücü kaynağı olarak kullanıyor.

Haiti’yi şimdiye kadar talan eden bu devletlerin, en azından ona, belirli bir oranda olsa da çaldıklarının bir kısmını iade etmeleri, yapmaları gerekenlerin asgari olanıdır. Ama emperyalist güçlerin eski alışkanlıklarını devam ettireceklerinden emin olabiliriz. Örneğin aniden hava limanını denetimi altına alması yardım ekiplerini veya hekimleri taşımaktan çok askerlerini taşımak içindir. Çünkü ABD’nin esas amacı hem kitlelerin olası bir ayaklanmasını veya kalabalık bir şekilde ABD’ye girmek istemelerini engellemektir. Fransa ise gülünç sayılacak kadar az bir yardım yapıp, yardım ekipleri konusunda büyük gürültü koparmakla yetindi.

Yapılan gıda yardımı muhakkak ki insanların en azından açlığını biraz gideriyor. Bu yardım ise genellikle belirli kesimlere dağıtılıp yoksul mahallelere çok az ulaşıyor. Aradan iki hafta geçmesine rağmen yoksul kitleler hala daha kendi aralarındaki dayanışma ile ayakta durabiliyor.
Ülkenin yeniden inşasına gelince, büyük güçler konferanslar düzenlemekten başka ne yapacaklar? Başkanlık sarayının ve bakanlıkların yeniden inşasına yardım edecekler. Bir de sanayi bölgelerinde günde iki dolardan daha az ücretle emekçileri çalıştırıp kendi üretimleri için gerekli olan alt yapıyı gerçekleştirecekler.

Gıda ve ilaç dağıtımı dışında en çok acil olan, depreme karşı dayanıklı ucuz konutların inşa edilmesidir. Yetkililer bunu bile yapmayacak. Haiti’deki emekçilerin ve köylülerin emeklerinin karşılığında iyi bir yaşam elde edebilmelerine de hiçbir katkıda bulunmayacaklar. Bu söylenenleri gerçekleştirmek aslında Irak ve Afganistan’da yaptıkları askeri harcamalardan daha pahalıya mal olmayacak veya örneğin ABD’de veya Fransa’da bankacılara dağıtılan büyük miktarların küçücük bir kısmını bile oluşturmaz

Haiti’nin şimdiki durumu veya geleceği doğal bir afetten çok bu iğrenç sosyal düzenden kaynaklanıyor. LO (15.01.2010)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 140 - 5 Şubat 2010  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?