Sinif Mucadelesi

Asgari ücret artışı işçi sınıfına asgari yaşam koşullarının dayatılmasıdır

Cuma 14 Temmuz 2023

Asgari ücret, seçim döneminde vaat edildiği gibi ara zamla net 11.402 lira olarak açıklandı. Açıklama sırasında, bakan ile işçi ve işveren sendika temsilcileri birbirlerine ve hepsi defalarca Erdoğan’a teşekkür etti. Çıkarları birbirine zıt olan işçi ve patron temsilcilerini memnun olabilir ancak, işçi sınıfı açısından hiç de böyle bir durum yok.

İki yıldır yapılan ara zamma ve 400 doların üzerine çıkmış olmasına rağmen, asgari ücret satın alma gücü açısından açlık sınırında. Sanayinin yoğun olduğu büyükşehirlerde bir işçinin yaşam maliyeti, resmi olarak 13 bin lira. Türk-İş’in 4 kişilik aile için açıkladığı açlık sınırı sene başında 10.360 lira idi. Bu rakama, kira, faturalar dahil değil; işçi sınıfına hep açlık sınırında yaşam dayatılıyor. Erdoğan’ın “refah payını vereceğiz” sözleri şimdi “koşullar bunu gerektirdi” oldu.

Zaten verilen zam, dövizin artışıyla, benzine yapılan artışla daha işçinin cebine girmeden eridi. Şimdi bunu vergilerin, her türlü KDV’nin artışıyla geri alınması izleyecek. İşçi sınıfının kullandığı en temel ürünlerde zaten yüksek olan KDV, işçi sınıfının yoksullaşmasını sağlayan ikinci vergi rolü oynuyor. Asgari ücret artışı, bomboş olan devletin kasalarını dolduruyor. Patronlar artıştan şikayetçi değil çünkü devletin kasasından zaten istedikleri gibi kredi, teşvik, gibi bahanelerle alıyorlar.

Bunların da ötesinde ücret artışı, patronlar tarafından doğrudan fiyatlara yansıtılacak. Ceplerinden fazladan çıkan, sonraki ay geri girecek. Fiyat artışını yakalayabilmesi ve satın alma gücünün korunması hatta yükseltilmesi için ücret artışının altı ay beklemeden yapılması gerekli.

Patronlar, enflasyonun sebebinin ücret zammı olduğu yalanını da sürdürüyor. Birçok işçi, fiyatlar artmasın, ücrete zam gerekmez diye düşünüyor. Bu doğru değil. Enflasyonun sebebi işçi ücretleri değil, patronların daha fazla kâr etme isteğidir. Patron her zaman malını mümkün olan en yüksek fiyatta satıp işçiye en azını ödemek ister. Patronun amacı olan kâr buradan gelir. Toplumun ihtiyacı, satın alma gücü, üretimin gereği, patronların hiç umurunda değil. Üretimden kâr etmezlerse fabrikayı kapatıp, işçileri işsiz bırakıp, toplumu ihtiyaç halinde koyup tüm parasını borsaya, faize yatıran patronlar az değil. Bu durum ekonomik krizin bir biçimidir.

Asgari ücret artışı, her seferinde bir gurup ücretliyi daha asgari ücretli yapıyor. Kayıtlı olarak ücretli çalışan 14 milyon 516 bini aşkın işçinin yarısını, asgari ücret ve altında kayıtsız çalıştırılan bir o kadar daha işçiyi, yaşam koşullarını belirleyerek doğrudan etkiliyor. Geri kalan ücretlilerin çok azı toplu sözleşmeye göre ücret alıyor, çoğunluğu asgari ücretin biraz üzerine çıkıyor. İktidar, işçi sınıfının kendi ürettiği zenginlikten alacağı payı, patronları hiç yormadan sanki kendisi belirlemiş gibi yaparak, asgari ücretle belirliyor. Ve işçi sınıfının aldığı pay her geçen yıl düşerken patronlara giden kısım artıyor.

Üstelik patronlar her türlü zam isteğinden, talebinden kendilerini kurtarmış oluyor. İşçiler, asgari ücretin üzerine çıkmak için patrona gidemiyor, sendikalaşmak ise daha zor. Birçok patron düzenli ödemiyor, denetleyen de yok. İşte bu nedenlerle patronlar artıştan memnun.

Sendikacılar, kendilerini seçmeyen, temsilcisi olmadıkları işçiler için imza atıyor; koltuklarını etkileyen bir sorun çıkarmadığı için memnun.

Asgari ücret, işçi sınıfının mücadele ile yükseltebileceği yaşam koşullarına karşı patronların çıkarları için devlet olanaklarıyla dikilen engel, dayatmadır. Asgari ücrete ek zam yapılması, seçimlerden öte patronların memnun olduğu bu dayatma düzenine işçi sınıfının itiraz etmesini önlemek amacıyladır. İşçilerin enflasyon altında ezilmesi, artışa rağmen sürecek. Bu dayatmayı aşmanın yolu, işçi sınıfının kendi çıkarları temelinde örgütlenmesi ve mücadelesidir. (01.07.23)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 293 - 9 Temmuz 2023  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?