Sinif Mucadelesi

Darbe girişimi ve OHAL ilanı emekçiler ve yoksulların yararına değil!

Cumartesi 23 Temmuz 2016

15 Temmuz başarısız darbe girişiminden sonra Erdoğan tarafından duyurulan ve 21 temmuz perşembe gününden itibaren 3 aylığına yürürlüğe giren OHAL (Olağanüstü Hal Uygulaması) kimin içindir ve neye yarayacak?

Bu konuda söylenecek çok şey var, ama bizler tüm bunları yazacak konumda olmadığımız için temel olarak emekçiler ve yoksulları ilgilendiren yönlerine değineceğiz.

Her şeyden önce darbe girişimini kınıyoruz. Ancak orduda odaklanmış olan Gülenci taraftarlarının ve belki de onlarla işbirliği yapan bazı çevrelerin darbe girişimi bir sürpriz olamasa gerek! Aylardan beri basında “Fetoculara”, “paralel yapıya” karşı orduda tutuklamalar olacağını yazıyor, “inlerine ineceğiz”, “teröristleri yok edeceğiz” diye haberler dolaşıyordu.

Darbe girişimi, büyük olasılıkla eninde sonunda bir operasyonla işgal ettikleri konumlardan tasfiye olacakları anlayan varan ve “onlar harekete geçmeden biz saldırıya geçelim” sonucuna varan çevreler tarafından gerçekleştirildi. Sonucu ortada. Yüzlerce ölü binlerce tutuklama ve çok kısa zamanda 60 binden fazla kamuda, belediyelerde ve özelde çalışanının görevlerinden uzaklaştırılması. Bu hızlı tasfiye hem listelerin zaten hazır olduğunun hem de karşı tepkinin ne kadar şiddetli olacağının bir göstergesi!

Bütün bunlar ise “demokrasiyi koruma, topluma, vatandaşa hizmet, toplum güvenliği gibi” iddialarla yapılıyor. CHP de genel başkanı düzeyinde bu siyasetin bir destekleyicisi. Gerçekler öyle mi? Kesinlikle hayır! Tüm bunlar, iktidarı 2002 ile 2012 yılları arasında “kardeşçe” paylaşan, devleti, hükümeti, devlet bütçesini ve tüm olanaklarını kullanarak servetlerine servet katan, milyarlar kazanan Erdoğan çevresi ile Gülen çevresi arasındaki “pastayı” bölüşememe kavgası olarak başladı. Hatırlatmada yarar var; Erdoğan “ne istediler de vermedik” diye şikayette bile bulunmuştu.

Kavga, Şubat 2012’de MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın Gülenci savcılar tarafından tutuklanmak istemesiyle başladı, 17 ve 25 Aralık 2013 olayları ile iyice kızıştı.

15 Temmuz darbe girişimi hem ordunun önemli bir kısmının darbeyi desteklememesi ve özellikle de halkın bir kesiminin sokağa çıkarak, ölümü göze alarak, darbeyi durdurma çabaları sonucu önledi. Eğer darbe gerçekleşmiş olsaydı, darbeciler, sadece Erdoğan ve taraftarlarına bedel ödetmekle yetinmeyeceklerdi. Küçük bir azınlığa dayandıklarından ötürü geçmiş darbe iktidarlarından daha feci ve kanlı bir rejim oluşturacaktı. Patronlar ve sermaye düzeni için “dikensiz bir gül bahçesi” oluşturacaklardı. Başta işçi sınıfı olmak üzere, toplumda bir “demir ökçe” iktidarı kurulacaktı.

Evet, işçi sınıfının bu darbe girişiminden çıkaracağı önemli bir ders şudur: Kitleler harekete geçerse sadece darbelerin değil, kapitalist sömürü düzeninde onun önünde hiçbir güç duramaz. İşçi sınıfı olayların bu yönünü hafızasına iyice yerleştirmeli ve her gerektiğinde bunu kullanmalı.

Artık kapitalist düzenin ekonomik krizi bütün dünyada her geçen gün daha da büyüyor ve patronlar ve ona hizmet eden hükümet ve devletler, bedelini işçi sınıf ile yoksullara ödetiyor. Bu durum Türkiye için de geçerli. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de de ekonomik kriz giderek daha da büyüyecek ve iktidar ve patronlar, ister TÜDİAD ister MÜSİAD olsun, krizin bedelini işçi sınıfına ödetmek isteyecekler. İşte mevcut yasalar ve ilan edilen OHAL bunun için kullanılacak. Nitekim OHAL’in ilk uygulaması, Avcılar Belediyesi’nde hakları için mücadele eden işçilerin mücadelesinin sona erdirilmesi oldu. Elbette işçilere hakları verilmedi.

Benzer şekilde, darbe ile ilişkileri olmasa bile Alevilerin yoğun olarak yaşadığı emekçi mahallelerine polisin gerici çevrelerle birlikte kuşatması, girip silah kullanması, mahalle sakinlerini tehdit etmesi genel baskının, gözdağının ilk adımları. Bu ortamda, Kürtlere ve kadınlara başta olmak üzere tüm azınlıktaki kesimlere yönelik baskı da artacak.

Evet, işçi sınıfı kazanılmış haklarını, kıdem tazminatı, iş güvencesi gibi haklarını korumak ve ekonomik krizin bedelini ödemek istemiyorsa şimdiden gereken ortamı yaratmaya başlamalı ve üretimden gelen gücünü kullanabilmek için gerekli hazırlıkları yapmalı. İşçi sınıfının muazzam bir gücü var, eğer kullanmasını bilirse ve kurtarıcı aramak peşine düşmezse. (24.07.2016)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Güncel Yazılar   ?