Eğitimdeki feci durum toplumun gerçeklerinin sonucu
Türkiye’nin dahil olduğu eğitim düzeyi araştırmasında, her yıl olduğu gibi en sonlardaki yerin korunduğu ortaya çıktı.
İki yıl önce, araştırmanın taraflı olduğunu söyleyerek, “kendimiz yapacağız” diyen Erdoğan’ın emriyle milli eğitim lise birinci sınıf düzeyinde benzeri bir sınav yapmaya başladı.
“Hazır bulunmuşluk” adı verilen sınavın sonuçları, OECD sonuçlarından biraz farklı çıktı; her 10 çocuktan 4’ü okuduğunu anlamıyor. Bu durumun eğitim bütçesi altında imam hatiplere, özel okullara, dini mekanla ilgili gezilere, okullara mescit yapılmasına, derste olmaları gereken zamanda cuma namazına götürülmeleriyle, gerici, tarikatçı öğretmenlerle, her okulun etrafında devlet desteğiyle dinci derneklerin bitivermesiyle ilgisi var. 1970’ten beri hazırlanan bütçelere, gençleri sol görüşlerden uzaklaştırmak için dinciliğin ve milliyetçiliğin geliştirilmesi için para ayrıldı. İşte bunun bir sonucu; kafası hurafelerle, yaşamın gerçekleriyle çelişen fikirlerle dolu olduğu için okuduğunu anlamayan gençler oldu.
Sadece eğitim sisteminin çökmesi değil, toplumun bir bütün halinde yozlaşması da çocukları olmsuz etkileyor. Her 10 çocuktan 4’ü okuduğunu anlamıyor ama 7’si istismar mağduru.
Bu sosyol ortam içerisindeki çocuklardan bir şey beklemek haksızlık. Öğrencileri suçlayamayan bakanlık, eğitimcileri suçluyor. Sorunu çözmek için de öğretmenlere önlük hazırlatıyor, umre gezileri planlıyor, görgü-adap seminerleri düzenliyor.
Kısaca eğitim bütçesi, irili ufaklı talancılara akmaya devam ediyor. Eğitimin kendisi ise düzenin aynası; koşulları değiştirmeden hiç bir şey değişmiyor. (04.12.19)