Patronlar, Trump ile hükümette
Trump’ın görevi resmen devralacağı tarihin yaklaşması, basının dikkatleri daha çok Trump’un abartılı, çelişkili ve çoğu zaman da yalan bildirileri üzerine çekmesine yarıyor. Ancak onun nasıl bir siyaset yürüteceği hakkında gerçek fikir vermiyor. Kesin olan şey, Trump’un patronlar lehinde bir siyaset izleyeceği. Tıpkı Obama’nın uyguladığı siyaset gibi.
Yapılan tüm bu şovlar, yeni ekibin iş başına geldiğinde uygulayacağı gerçek siyasetle ilgili değil. Resmi açıklamalardan çok daha anlamlı olan, ekibi oluşturan kişilerin geçmişte uyguladıkları.
Her şeyden önce Trump’ın kendisi, ABD emekçilerini savunur tavır takınsa da, bir patron ve serveti, çalıştırdığı emekçilerin sömürüsü ile oluştu.
Tillerson, geçmişte çok uluslu petrol şirketi ExxonMobil Genel Müdürü olarak ABD’ye bağımlı ülkelere verdiği emirleri, bundan böyle Dışişleri Bakanı olarak vermeye devam edecek.
Eski general Mattis’in, geçmişte Irak’ta yönettiği askerler sivilleri öldürüyor, 2004’de Felluce’deki çatışmalarda ambülanslara ateş ediyorlardı. Mattis, Pentagon’u aynı yöntemlerle idare edecek. Amerikan ordusu, emperyalizmin silahlı bir kolu olarak, dünyanın farklı bölgelerinde işlediği cinayetlerden, Mattis emrine geçtiği için vazgeçmeyecek.
Çalışma bakanı, Trump gibi bir iş adamı: Andrew Pudzer, Carl’s Jr ve Hardee’s zincir lokantalarının sahibi ve serveti, ona çalışan 100 bin emekçinin emeğiyle birikti. Bazı söylentilere göre Pudzer’in bakanlık koltuğunu alması, seçim kampanyası için Trump’a verdiği 170 bin dolarlık bağışın karşılığı. Yani, Trump’ın çok iyi anladığı siyasi bir dil.
Pudzer’e çalışan birçok emekçi, haftada 60 saatten daha fazla çalışmaya zorlandıkları, fazla çalışma ücreti alamadıklarından, hatta mola bile yapamadıklarından şikayetçi. Bu haberlerin basında yer almasının ardından Pudzer, iş yasalarını çiğnediğini yalanladı ve lokantalarının %95’nin başkaları tarafından işletildiğini söyleyerek, sorumlu olmadığını duyurdu. Ancak şirketleri, yıllar sürecek mahkemelere düşmemek ve adının kötüye çıkmaması için milyonlarca dolar tazminat ödedi.
Kaliforniya eyaletinde çıkan bir yasa, asgari ücretin 2022 yılından sonra, saat başı 15 dolara çıkmasını öngörüyor. Pudzer, bu yasaya karşı çıktı. Vasıfsız emekçileri horgören bir tavırla şunu söyledi: “Sadece dondurma hizmeti yapan bir kişiye nasıl 15 dolar saat ücreti verirsiniz?”
Pudzer bunlarla yetinmeyip bazı iş yasalarından şikayet edip, patronların istihdam yaratmasına engel olduğunu iddia etti. Kaliforniya ile ilgili olarak; “artık bu eyalette kapitalist olmak mümkün değil” diye sızlandı. Silikon Vadisinin zengin patronlarını unutmuş olmalı!
Yeni çalışma bakanının bir hedefi var: Emekçiler ve onları patron sömürüsünden birazcık da olsa koruyan yasalar! Pudzer’in bu sorunla ilgili de bir çözümü var; emekçiler yerine makineleri kullanmak, çünkü “makineler her zaman çok nazikler, hiç ücretli izin kullanmıyorlar, hiç şikayette bulunmuyorlar, işe hiç geç gelmiyorlar, hiçbir zaman şikayet etmiyorlar ve de üstelik işverenden yaş, cinsiyet veya ırk konusunda ayrımcılık yaptı diye şikayetçi olmuyorlar.”
Trump’ın, Pudzer’i hükümete neden aldığı anlaşılıyor; patronların sömürüsünü arttırması sağlamak için gerekli tüm vasıflara sahip. Herhalde Trump, Lenin’in “hükümetler burjuvazinin yönetim kurumlarıdır” deyimini, aradan bir yüzyıl geçtikten sonra yeniden doğrulamak istiyor. Konuyu bundan daha iyi açıklamak mümkün değil. LO (20.01.2017)