Başbakan patronların çıkarı için dost olmuştu, şimdi aynı nedenle düşman!
Suriye’de kitlelerin kimyasal gazla katledilmesi, emperyalist ülkelerde olduğu gibi Ankara’da da seslerin biraz yükselmesine fırsat verdi. Ancak emperyalist yöneticilerin derdi, çocuk, kadın, sivillerin vahşice öldürülmesi değil, kimyasal silah kullanımının sadece kendi tekellerinde olmasıdır. Ankaradakilerin derdi ise bu fırsatta, Suriye sorunun çözülmesi. Sorun olarak gördükleri ise Suriye’de yatırım yapan ama savaş nedeniyle kazanç kapıları kapanan patronların zararlarını telafi etmek.
Resmi açıklamalara göre Suriye’de 136 firma 1 milyar dolar tutarında zarar etti. Gazetelerde daha değişik rakamlar; yatırım yapan 822 firmanın 350’sinin zarar ettiğini söyleyen haberler var. Elbette gerçek gizleniyor.
En büyük zarar gören firmalar, hükümete destek vermiş olanlar. Bunlardan biri olan ve bir çok ülkede hava alanı, termik santral gibi çok büyük inşaatlar yapan Rönesans Holding, Halep’deki 180 milyon dolarlık inşaatını durdurmak zorunda kaldı. Bünyesinde 20’den fazla şirketi, 40 tane çimento fabrikası olan Güriş Holding’in Suriye’de 2011’de Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımı ile biri 280 milyon avroya, iki çimento fabrikası almıştı. Şimdi fabrikalarda üretim durdu. Hateks ise Halep’teki fabrikasına 6 aydır gidemiyor. Ayrıca Suriye yönetimi, patronların bazı işletmelerine ve bankalardaki teminatlarına el koydu.
Tüm bunlara, 500 bini aşan sığınmacı için devlet kasasından çıkan 600 milyon dolarlık harcamayı ve sosyal sorunları da eklemek gerek.
Hükümet, geçen yıldan bu yana patronların zararlarını düşürmek için çok çalıştı. Suriye’de zarar edenlere 25 milyar dolar kredi dağıttı. Borçları düşürdü. Mısır için rakam 2 milyar dolar. Libya’da zarar edenlerin vergi ödemesi donduruldu, 8.092 işçinin ücreti, pirimleri, işsizlik ödeneği devletin kasasından çıktı. Benzer işlere Tunus için ayrılan para 250 milyon dolar. En büyük zarar Suriye’de ve Tayyip bu nedenle bas bas bağırıyor.
AKP’yi destekleyen, TÜSİAD sermayesi gibi büyümek isteyen bu büyük şirketlerin yönetimleri, yeni pazarlar bulmak için hükümeti teşvik ettiler ve Tayyip onlara, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da yeni pazarlar buldu. Patronlar, bu nedenle Tayyip’i çok sevdiler, desteklediler. Hükümetin desteğiyle ve devlet kasasından aldıklarıyla, Suriye’ye yatırım yaptılar, işleri iyi gitseydi çok kazanacaklardı ama iyi gitmedi ve şimdi zarardalar. Kârı hiç kimse ile paylaşmayan patronlar, basitçe “iş kurdum, batırdım” demiyor, zararlarını topluma ödetiyor.
Patronların desteğini yitirmek istemeyen başbakan, herkesten daha fazla bağırıyor. Oysa savaşa emperyalist orduların ya da bombardımanın dahil olması, katliamı daha fazla arttırmaktan başka bir işe yaramayacak. Çünkü onların daha fazla ve daha öldürücü silahları, ekipmanları var. “İnsani yardım” sözleri yalan, öyle olsaydı bombalamadan korktuğu için bir günde sınıra yığılan 3 bin yeni göçmen içeri alınır, sınır kapıları kapatılmazdı. Üstelik ölenler, yine yoksullar olacak.
Acil olan daha yıkıcı güçlerin devreye girmesi değil, silahların derhal susması. Ancak o zaman Suriye halkı, kendi içindeki ve çevresindeki komşularla sorunlarını gerçekçi ve akılcı bir şekilde değerlendirip çözüme yönlendirebilir. (05.09.2013)