Burjuva düzenin değil sınıf çıkarları temelinde çözüm gerekli!
Kürt sorununda çözüm süreci, büyük medya kampanyasının eşliğinde ilerliyor. Farklı gerekçeler ileri sürülse de Türk milliyetçisi bir azınlık dışında, geniş kesimler çözümü ya destekliyor ya da karşı çıkmıyor. Bugünkü durum her şeyden önce şunu gösteriyor; demek ki istendiğinde silahlar susabiliyor, ölümler duruyor, sorunlar görüşülebiliyor!
Bugün yaptıklarını, bir yıl, beş yıl önce yapmayanlar, bunca acı ve yıkımın sürdürdüklerini nasıl gerekçelendirebilir?
Türk burjuvazisi, uzun bir süredir Kürt sorunun “demokratik” yolla çözümünü istiyor ama gerekenleri yapması için hükümetlerine yeterli baskı uygulamıyordu. AKP hükümeti, iktidara geldiğinden beri iş kanunundan SGK’ya, sağlık sistemininden sendikal sisteme kadar birçok alanda büyük sermayenin istekleri doğrultusunda, bazen bir gecede değişiklik ve düzenlemeler yaptı. Güya “her dediğini yapan” başbakan, Kürt kitlelerin acıları, yaşadığı ayırımcılığı şimdiye kadar neden gidermedi?
Hükümetin ve ordu ve bürokrasi dahil olmak üzere tüm devlet aygıtının hızla rota değiştirmesi; aksi görüştekileri tasfiye etme ya da ikna etme gibi bir hazırlık sürecini gerektirse de bugünkü duruma gelmede esas belirleyici olan, Türk burjuvazisinin ve bölgede çıkarları olan emperyalist burjuvazinin dayanılmaz ihtiyaçlarıdır.
Şimdi Kürtlerle barış istiyorlar, şimdi İsrail özür diliyor, şimdi Suriye’de işlerin rengi değişiyor. ABD ve Avrupa Birliği devletlerinin sözcülüğünü yaptığı büyük tekeller, yeterince derin olan krizlerini daha da çıkılmaz hale getirecek sorunlar istemiyor.
Ortadoğu’da değişmeye aday dengeler, böyle bir duruma yol açabilir. Bu nedenle İsrail gibi Türkiye’yi de gerektiğinde kendi çıkarları için kullanmaya hazır hale getiriyorlar. Çözüm için büyük destek kampanyası, alttan ve açıktan bir süredir yapılıyor.
Zaten çok sınırlı olan ekonomik, siyasi ve demokratik haklardan mahrum bırakılmış olan Kürt kitlelerinin zorba Türk devletinden aldığı her hak, bizleri memnun eder. Ancak bu düzende her şey gibi haklar da tamamen güç dengesine bağlı.
Bugün burjuvazi, devleti ve ekonomisiyle güçlü ve hakim durumda; bunun bilincinde olarak kendi barışını dayatıyor. Kürtlere sadece uygun gördüklerini vermek isteyecektir. Oysa bunlar, Türkiye’deki tüm emekçilerin sorunlarını çözmediği gibi Kürterin de sorunlarını çözmeyecek.
Üstelik durum değişip burjuvazinin ve devlet aygıtının, emperyalizmin çıkarları ters yöne döndüğünde bugün söylediklerinin tam tersini söyleyeceklerdir. Türkleri Kürtlere, Kürtleri Araplara, sünnileri alevilere karşı kışkırtarak, milliyetçiliği yeniden körüklemeleri şaşırtıcı olmaz.
Bu nedenle emekçiler, yoksullar; geleceğimizi burjuvazinin birkaç sözde demokratik hak vermesine dayanan çözümüne ya da barışına bağlayamayız. Sadece sınıf temellerinde, işçi sınıfı temelinde sağlanacak eşitlik, geri dönülemez ve tatmin edici çözümü sağlayabilir. (03.04.2013)