Sinif Mucadelesi

Çankaya’nın şişmanının kimdi?

Salı 22 Ocak 2013

Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin tartışma, yine alevlendi. Mezarının açılıp güya “çürümemiş” cesedinden zehirlenmediğinin tespit edilmesine rağmen, tartışma dinmedi. Bilimsel raporlar, ne ailesini ne de bazı siyasi çevreleri tatmin etti. Nasıl olur da, bu kadar önemli bir insan, bilinçsizce spor yaparken kalp krizi geçirerek ölebilir? O kadar önemli işler yapmış ve yapacaktı ki mutlaka öldürülmüş olması gerekir! Bunun tespiti için şimdi de ailesi tarafından saklanan “saç kılı” incelenecek.

Özal’ın düşmanı kimdir? İslamcılar ona hayran, milliyetçiler de, ordu ile arası iyiydi, hatta Öcalan bile Özal’ı sever. Düşmanı yok gibi ama tam aksine Özal’ın kendisinin düşman olduğu vardı. Aileleriyle birlikte hakları için Ankara’ya yürüyen 100 bini aşkın maden işçisi açıklamıştı: “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı!”

Özal etrafında, neredeyse bir “kutsallık” yaratan çevreler için Özal’ı önemli kılan?

Özal’ın tarih sahnesine çıkışı, Türk patronların derin bir ekonomik kriz yaşadığı ve bu krizin etkisiyle siyasi sistemin tıkandığı 1975’li yıllar. Orta boy bir metal fabrikasının patronu olan Özal, MESS (Metal Sanayi Patronları Sendikası) başkanıydı.

Kısa bir süre sonra onu, DPT’nin (Devlet Planlama Teşkilatı) başında görüyoruz. Bu kurumun görevi, orta ve uzun vadede Türkiye ekonomisini planlamak ve yönlendirmektir.

Özal, burada çok başarılı olmalı ki ekonomik kriz derinleşmeye devam etti. Ekonominin çarkları, 1980’e gelindiğinde tamamen tıkanmıştı. İktidardaki Demirel hükümeti, Özal’a krizden çıkış için bu günkü adıyla bir “paket” hazırlattı. “24 Ocak kararları” denen bu paket, 1980 yılı başından itibaren uygulanmaya kondu ve bu Özal’ın en büyük başarılarından biri oldu. Öyle ki, darbeci generaller, kurdukları “geçici” hükümette, ekonomiden sorumlu bakan olması için Özal’ı davet ettiler.

24 Ocak kararlarının özü, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçilerin satın alma gücünü düşürmek ve hakları için mücadele etme olanaklarını yok etmekti. Bunun yolu, bir yandan zam ve devalüasyon yoluyla paranın değeri düşerken ücretleri dondurmak diğer yandan ise bu saldırıya karşı mücadeleyi engellemek için başta sendikalar, dernekler ve siyasi partiler olmak üzere emekçilerin tüm örgütlerini yok etmekti.

Bu büyük saldırı paketi, 1980 başında uygulanmaya başladı ama o kadar büyük tepki aldı ki “normal” demokratik düzende devam etmenin mümkün olmadığı kısa sürede ortaya çıktı. İşte o zaman patronların, milliyetçilerin, devlete bağlı çetelerin ve generallerin çabalarıyla askeri darbe yolu hazırlandı. Askerin dipçiği, 24 Ocak kararlarını sorunsuz uygulayabilecekti.

Generaller, ülkeyi yönetemiyor dedikleri hükümetin ekonomik programını aynen uyguladı. Darbecilerin iş arkadaşı artık bakan olan Özal’dı.

1982 Anayasası, 24 Ocak kararlarının özüne uygun şekilde işçi sınıfını ve hakkını arayan herkesi suçlu, hak aramayı suç gören bir düşünceyle yazıldı ve ondan fazla kez değiştirilmesine rağmen, bu öz korunuyor.

Özal, bu anayasaya ve geçmiş hizmetlerine dayanarak, generallerle arası biraz açılsa da ilk seçimde başbakan olmayı başardı. Yetenekli bir politikacı olduğunu gösterdi. Haklarını elinden aldığı kitlelerin, askerlerden bıkkınlığı da kullanarak, oylarını almayı başardı. Patronlar için daha da kıymetlendi. Çünkü onlar da, işleri biten generallerin kışlalarına dönmesini, devletin olanaklarından pay istemeyi bırakmasını istiyorlardı.

Özal ilerlemeye devam etti ve ülke içine kapalı olan Türk burjuvazisini dünyaya açarak, bugünkü seviyeye gelmesini sağlayacak yolu açtı. Açık açık “ben zengini severim” diyen Özal, bu nedenle burjuva çevreler için çok kıymetli. Ancak işçi sınıfı için hep aynı kalacak: “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı.”


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2013  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 175 - 4 Ocak 2013  Site yaşamını izle Anma… Anma… Anma…   ?