6 Mayıs seçiminden sonra emekçilerin hedefi neler olmalı?
Yunanistan’da, 6 Mayıs’taki seçimden sonra, hükümeti kurmak için yapılan görüşmeler başarısız oldu. Buna rağmen, en azından piyasalara güven verebilecek “kişilerden” oluşan bir çeşit “teknik” kurmay heyetinin oluşturulması için ülke içinden olduğu kadar dışından gelen baskılar da eksik değildi. Sonuç olarak seçim yeniden yapılacak. Radikal Sol Koalisyon Syriza, bu seçimde çoğunluğu elde etmeyi, en azından oylarını arttırmayı ümit ediyor.
Bu koalisyonun en büyük partisi Synaspismos, siyaset sahnesine yeni çıkan bir parti değil. Bu parti, KKE’nin (Yunanistan Komünist Partisi) ard arda iki kez bölünmesinden sonra oluşan gruplaşmalardan doğdu. 1968 yılında gerçekleşen ilk bölünmede KKes (KKE-İç Komünist Partisi), 1989’da da başka bir parti ortaya çıktı.
Avrupa’daki komünist partilerin en Stalinistlerinden biri olan KKE, böylece her zaman yaptığı gibi, varlığını sürdürmek için seçim anlaşmaları veya koalisyon hükümetleri arayışı içinde olan eurokomünist (1970’li yıllarda, İspanyol Komünist Partisi Genel Sekreteri Santiago Carrillo’nun tezleri etrafında, Batı Avrupa komünist partilerinin; Fransız Komünist Partisi lideri Georges Marchais, İtalyan Komünist Partisi lideri Enrico Berlinguer ve İspanyol Komünist Partisi lideri Santiago Carrillo tarafından oluşturulan ve komünizmi, Batı Avrupa ülkelerinin ekonomik, sosyal ve politik koşullarına uyarlamaya çalışan akım) eğilimlerden kurtuluyordu.
Syriza’nın geri kalan kısmı da, maocu, troçkist ve çevreci olmak üzere çeşitli eğilimleri benimseyen küçük gruplardan oluşuyor. Syriza’yı sol sapma olmakla suçlayarak terk eden bir gurup eski militan, Radikal Sol’u (Dimar) kurdu. Dimar, 6 Mayıs’ta oyların %6’sını alarak 19 milletvekili çıkardı.
Radikal Sol Koalisyon Syriza ve lideri Alexis Tsipras’ın tarzı, parlamenter manzara içinde kuşkusuz radikal görünüyor. Tsipras, iki büyük geleneksel parti Pasok ve Yeni Demokrasi’nin liderlerine, Avrupalı yetkililere kemer sıkma planlarını iptal etmelerini talep etmek için birer mektup yazmalarını tavsiye etmekten mutluluk duydu. Tsipras siyasi çizgisi üzerine soru sorulduğunda, Fransız Komünist Partisinin sekreterinin başkanlığını yaptığı Avrupa Solu’nun başkan yardımcısı olduğunu ve kendisini Mélenchon’un fikirlerine yakın hissettiğini hatırlatıyor. KKE’ye el uzatmasına rağmen, kendi ülkesinde, “kuşkusuz ileride ülkenin en önemli bir siyasi güce dönüşecek olan” bir sol cephenin yaratılamamasından dolayı da üzüntü duyduğunu belirtiyor.
Evet ama sonra? Syriza’nın daha da büyük başarısı kuşkusuz, Yunan kitlelerinin büyük bir bölümünün krizden ve birbirini izleyen kemer sıkma politikalarından bıkmış ve kapitalist sisteme karşı bütün güvenini yitirmiş olmasına bağlı olacak. Ancak bu durumdan nasıl kurtulmalı?
Bir hükümet kurması istenen Tsipras, borçların ertelenmesi ve kemer sıkma politikalarının iptal edilmesi konusundaki taleplerini yeniden gündeme getirdi. Tsipras, “avro bölgesinin ve avronun yeniden oluşturulmasını (özellikle de politik anlamda yeni değerler etrafında), büyümeyi mali açıdan desteklemek üzere bonkör bir Avrupa bütçesi, borçların Avrupa düzeyinde geri ödenmesi ve Yunanistan’daki gerilemeyi önlemek üzere bir yeniden atılım politikası” istiyor. Ayrıca, diğer önerilerin yanında, armatörlerden istisna olarak bir ödeme ve bankaların da devlet tarafından denetlenmesi öneriyor.
Bunun gibi birçok öneri detaylarıyla tartışılabilir. Ancak en büyük sorun, Syriza’nın liderlerinin kaygılarının da bu olduğunu varsayarak, tüm bunların ve her şeyden önce de emekçi kitlelerin yaşamsal önem taşıyan taleplerinin nasıl dayatılacağı.
Eğer seçim yenilenir ve bir hükümet kurulursa, bu hükümet “Radikal Sol tarafından” yönetilse de, seçim, kendi başına hiçbir şey değiştirmeyecek ve getirmeyecek. Emekçiler, hem Yunanistan’da hem de Fransa’da, krizin bütün maliyetini onlara ödetmeye çalışan burjuvaziye yaşamsal taleplerini dayatmak için, sınıf hedefleri doğrultusunda harekete geçmeli. LO (18.05.2012)