Her şey atılacak, anlaşmaya varılacak bir şey yok
İspanya’da, iki ay önce iktidara gelen Mariano Rajoy’un sağ hükümeti, gerçek yüzünü göstermeye başladı. Sağcı Halk Partisi’nin yöneticileri, sol hükümetin, krizin bedelini kitlelere ödetme siyasetinden faydalanarak iktidara gelmişti. Ancak iki ay içinde “çalışma reformu” planıyla eski sol hükümetten daha da toplum karşıtı bir siyaset izlemeye başladı.
Hükümet ve sağ oy birliği ile işten çıkarmayı kolaylaştıran ve emeği iki kat daha ucuz kılan bir kanunu patronlar için kabul etti. Bu kanun kısa vadede ücretlerin düşürülmesini ve çeşitli bölgesel “özerk” belediyelerin bütçelerinde kısıntı yapılmasını ön görüyor. Sonuç olarak, işten çıkarmalar, bütçe kısıtlamaları nedeniyle artık kamu sektöründe de olacak. Öte yandan işverenler herhangi bir işyerinde zarar ettiğini ispat etmeye bile gerek duymaksızın ya da herhangi bir sendikayla uzlaşmadan ücretleri düşürebilecek. Geçicilik, güvencesiz iş bütün sözleşmelerde yasallaşacak.
Bu, bir sloganın özetlediği gibi, “anne babaların kolayca işten çıkarılmaları ve çocuklarının da düşük ücretle işe alınmaları” anlamına geliyor. Sendikalar 19 Şubat Pazar günü için protesto gösterisi çağrısı yaptı. Kitleler, bu çağrıya geniş oranda katıldı. Milyonlarca emekçi, genç ve öğrenci çalışma reformunu reddettiklerini haykırmak için gösteri yaptı. Katılım, yedi ay önce “öfkeliler” adıyla yapılan gösteride daha fazlaydı.
Buna rağmen kitlelerde, yıllardır iktidarda olan Zapatero’nun sol hükümetinin yol açtığı hayal kırıklığı vardı. İşçilerin çoğunluğunu temsil eden sendikalarda ise bir yandan gösteri için hatta grev için çağrıda bulunma öte yandan da görüşmelerin başlaması yani uzlaşma eğilimi vardı. Ancak sendikalar, mücadelenin yolunu biraz da olsa açtı. Bu her şeye rağmen iyi bir gelişme. Sendikaların düzen içinde kalan sınırları ne işçilerin ne yoksul kitlelerin ne de yalnızca bir “öfkeli” olmanın sınırını şimdiden fark etmiş olan gençliğin özlemlerinin sınırları ile aynı olduğu anlamına gelmez.
Valencia’da, Madrid’de ve kuşkusuz yarın başka şehirlerde sağcı yöneticiler, bu gösterilere, polis şiddetiyle yanıt vermeye devam edecekler. Artık Valenciya’da gösteri yapma hakkı ve özgürlüğü yok. Ayrıca hükümet grev hakkının sınırlandırılmasından da söz ediyor. Ancak grevler gelişip yaygınlaşıyor, hükümet ne yapabilir ki?
Bankacılar tarafından tetiklenen krizin bedelini kabul etmemek gerekir. İşten çıkarmaları, güvencesiz işi ve bu reformu, bu yasayı çıkaranların hazırladığı geleceği kararlı bir biçimde reddetmek gerekir. LO (17.02.2012)