Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2011 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 158 - 1 Ağustos 2011 > Fabrikalardan... İşyerlerinden > Gıda
Yağmurdan kaçtık dolu yağdı başımıza
Yeni işimizle artık iyice tanıştık. Yemek üreten biziz, yiyen onlar. Müşteriden iade gelen yemekler, üç gün geçtikten sonra işçiye veriliyor. Yemek biraz zor ama böyle. Patron ortalıkta görünmüyor ama ona gerek yok zaten, şefler ve müdürler ondan daha iyi yönetiyorlar.
İşyerini tanıdıkça daha ilginç manzaralar görüyoruz. Binanın içi kameralarla donatılmış, tuvaletler hariç her yerde kameralar var.
Patronların para ve kâr hırsı her yerde aynı ama yönetim tarzları değişik. Burada günde 12 saat çalışmayı, bağırarak, şiddetle değil adeta okşayarak, işçiyle iyi konuşarak uyguluyorlar. Sonuçta bir fark yok, günde 12 saat çalışıyoruz. Yani hepsi işveren hepsi patron.
Bunun bilincinde olduğumuzu ve çaresine bakmamız gerektiğini söylediğimizde, işçiler, bir iki ay denen 12 saatlik çalışmanın sürekli hale getirildiğini ve itiraz eden işçilerin arasından 3 kişinin atıldığını söylediler. Geride kalan işçiler, itirazı sürdürmeyince patron bildiğini yapmış. Patrona geri adım attırmanın yolu atılan işçilere sahip çıkmakla mümkündü. Bunu sağlamanın yolu da işçilerin birlik olmasıdır. Tek başına hiçbir sorunumuzu çözemeyiz, birlik olmalıyız. (Bir işçi)