Artan kemer sıkma önlemlerine karşı gösteriler
13-20 aralık haftası, Papandreou hükümetinin yeni yasa projelerine karşı protesto haftasıydı. Özel sektördeki İşçi Sendikaları Federasyonu (GSEE), ve kamuda örgütlü Kamu Çalışanları Konfederasyonu (ADEDY) tarafından 15 aralık Çarşamba günü örgütlenen grevden önce kısmı ya da genel grevler oldu. Özellikle de bankalarda ve kamu hizmetlerinde.
13 Aralık Pazartesi, ulaşımdaki grev Atina’yı altı saat boyunca felç etti. 14 Aralık Salı, kamu ve özel işyerlerinde çalışan işçiler, parlamento önünde protesto gösterisinde bulunarak “Bankacılar için fedakarlık yapmayacağız”, “Direniyoruz, onlar bizim ekmeğimizi ve işimizi çalıyor” şeklinde slogan attılar. Polisler, itfaiyeciler ve liman işçileri de Atina’da bir başka alanda toplanacaklar.
Hükümetin son saldırıları, toplu sözleşmelerle ilgiliydi. Yasa tasarısı, asgari ücreti arttırmayıp 740 €’da tutmayı hedeflerken, özel sektörde de ücretlerin düşürülmesine izin veriyor, işten çıkarmaları kolaylaştırıyor ve de bundan böyle işyerlerinde toplu sözleşme değil işyeri sözleşmeleri belirleyici olacak.
Kamuda, elektrik, ulaşım, radyo, televizyon ve posta hizmetlerinde, aylık 1.800 € ve üzerinde olan aylıklarda, %10’dan %25’e kadar kesinti yapmayı öngörüyor ve işten bir biçimde ayrılan her beş çalışan için bir çalışan istihdam edilecek.
Tüm bunlara, yeniden yapılandırma adı altında, demiryollarındaki gibi, 2 700 işçinin, diğer kamu hizmetlerine gönderilerek yerlerinin değiştirilmesi de eklendi. Sağlıkta, durum çok tehlikeli: Atina’da bir çocuk hastanesi personeli çalışma saatlerinin uzatılmasına karşı çıktı; üstelik bu hastanede, doktorlar hariç, tüm personelin maaşlarından %20 oranında kesinti yapılmıştı.
Yaşam gittikçe zorlaşıyor ve emekliler için daha da vahim bir hal alıyor. Emekliler de aylıklarının düşürülmesine karşı, 6 Aralık’ta gösteri yaptı. Resmi rakamlara göre işsizlik, Eylül ayında %12,6 ve yine resmi rakamlara göre gelecek yıl %15’e ulaşması bekleniyor. Bu, tüm emekçiler için katlanılamaz bir durum.
Kaldı ki emekçilerin ücretleri, borçları ödemeye artık yetmiyorken hükümet, ilaçlar hariç, KDV oranını %11’den %13’e yükseltmeyi hedefliyor. Yıllık istatistiki verilere göre, Yunanlıların %19,7’si, iki milyondan fazla insan, yoksulluk tehdidi altında.
Bu, “Troyka (üçlü)”, Avrupa Komisyonu, Avrupa Bankası ve IMF tarafından, Şubat 2011’de verilmesi öngörülen 15 milyarlık dilime karşılık Yunanistan’a dayatılan kemer sıkma politikasının ikinci bölümü. Önce IMF müdürü sıfatıyla Strauss-Khan, sonra Avrupa komiseri Olli Rehn, Aralık başında Atina’ya giderek hükümete “cesur” ve şüphesiz, uzun zaman sürecek kararlar alması gerektiğini anlattılar.
Çünkü Olli Rehn’e göre, 2020 yılından önce ekonomik büyüme beklemek boşunadır. Üstelik haftalık Proto Rhema dergisine göre, sıkı önlem olarak, 2 Ocak 2011’den itibaren, yüze yakın komiser Washington ve Brüksel’den gelip kemer sıkma siyasetinin iyi uygulanıp uygulanmadığını, devlet gelir giderlerini de denetleyecekler.
Burada söz konusu olan %5,5 faiz ile borç olarak verilen milyarlardır. Yani, Fransız bankaları da dahil, Avrupa bankaları bundan faydalanacaklar.
İşte bu durumda, bütün bu uzmanların bu borca bu kadar önem vermelerinin sebebi anlaşılıyor. Çünkü iddia edildiğinin aksine, bu olay yardım değil, Yunanlı kitlelerin sırtından bu paraları alıp bankalara aktarmaktır. LO (17.12.10)