Ana sayfa > Sınıf Mücadelesi Sayı: 301, 14 Mayıs 2024 > 1 Sınıf Mücadelesi’nin 301. sayısının PDF versiyonunu (...) > 5 Sosyal Gündem
Çorlu tren faciası davası kararı altı yıl sonra...
Çorlu tren faciası davası kararı altı yıl sonra açıklandı. Yedisi çocuk 25 kişinin ölümü, 300’den fazla yaralı için 4 demiryolu çalışanı hapis cezası aldı. Yakınlarını kaybeden davacı aileler, hem çok uzatılan yargılama süreciyle hem de başka yol-larla mağdur edildiler. Bazısına hakaret davaları açıldı, duruşmalarda polis şiddeti uygulandı.
Demiryolu inşaatının, seçimde oy getirmesi için, tam bitmeden bitmiş gibi gösterilerek açıldığı, sinyalizasyon sisteminin onarılmadığı, faciaya neden olan rayların bakımının demiryolu çalışanlarının uyarısına rağmen yaptırılmadığı ortaya çıkmıştı. Buna rağmen, tüm bunları yaptırmakla görevli yetkililer, hiç yargılanmadı, hiç mağdur olmadı. Birkaç yetkili, aylar sonra göre-vinden alındı, bir süre sonra hepsi demiryollarında daha üst mevkilere atandı.
Aileler, duruşma çıkışında, asıl sorumluların peşlerini bırakmayacaklarını açıklayarak, böylesi bir faciada ilk kez kamu çalışanlarına ceza verildiğine dikkati çektiler.
Demiryolunda örgütlü olan Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS), ceza alan demiryolu çalışanları için emir veren değil, emir alan konumunda oldukları gerekçesiyle,karara itiraz etti. Raporlarda demiryolu çalışanlarının sorumlu olmadıkları kesin olarak belirtildi. Bu nedenle açıklanan kararın, üst mahkemeden döneceği ve gerçek sorumluların cezasız kalmasının devam edeceği de bildirildi. Sendika yetkilileri, yetkili kamu görevlilerinin hiçbir faciada ceza almaması, hatta hiç yargılanmaması artık çok tepki çektiği için demiryolu çalışanlarına ceza verildiği konusuna da vurgu yaptılar. Yani kararın gerekçesi hukuki değil, siyasiydi.
AKP demiryolu inşaatlarını arttırdı. Bu hizmet vermek için değil, inşaat sektörü patronlarına daha fazla kâr sağlamak için yapıldı. Fiyatlar, nitelik, güzergâh, hep kâra göre belirlendi. Sinyalizasyon, bakım gibi para kazandırmayan işler, ihmal edildi. Çok yoğun kullanılan Marmaray Hattı’nın bile sonradan eklenen kısmı, sinyalizasyon yapıl-madan açıldı. Hatların açılışı seçim propogandası olarak kullanıldı, inşaatlar bitmese bile oy almak için, seçimlerden önce açılışlar yapıldı.
Kamu görevlilerinin, siyasetçilerle iç içe geçip bu düzeyde kural tanımadan hareket etmeleri, facialar yaşandığında tepkiye neden oluyor. Kayırmacılıkla, mevki sahibi olan liyakatsiz bürokratlar, işin gereğini yapmıyorlar, kendilerini o mevkiye getirenin emirlerini dinliyor, hayata geçiriyor. Sorun çıktığında da, onlar tarafından korunuyor.
Bu işleyiş hep vardı, AKP döneminde çok yaygınlaştı, en küçük kurumlara kadar indi, istisnalar kalmadı. AKP, bilerek böyle bir sistem inşa etti. Bunu «hizmet siyaseti» olarak yutturmaya çalıştı, ancak esas yapılan, hiçbir kural tanımadan patronların kârı için gerekeni yapmak oldu. Bürokratlar, tıpkı merkezlerde olduğu gibi her yerde durmadan yeni ihaleler açıp irili ufaklı patronların ceplerine para akıtıyor. Sorun çıktığında da korunuyorlar. İşte bu kâr düzeninin değişmesi gerekiyor.
Ayrıca özel sektör şirketlerinin ve kamu sektörünün, işçi ve emekçilerin denetimlerinin altında olması ge-rekiyor. Eğer bu denetim sağlanırsa, yöneticiler böylesi pervasız bir biçimde davranamayacak, kitlelere hesap vermek zorunda kalacaklar.
Bu ayıca, bu tür facialara karşı çıkmak ve kamu servetini gerçekten halka hizmet vermek için kullanmak olanağını da sağlayacak.
(30.04.24)