Sinif Mucadelesi

Avrupa ve Ukrayna’daki savaş

Perşembe 16 Mayıs 2024

Macron’un Ukrayna’ya Batılı askerlerin gönderilmemesi ve Ukrayna’daki savaşı kazanması halinde, bütün Avrupa’yı tehdit edecek olan Putin karşısında, Avrupalıların korkak davranmaması gerektiği yönündeki açıklamaları, emekçi sınıflar arasında endişelere yol açtı. Seçim kampanyası yürüten bir politikacının sözlerinin ötesinde, Ukrayna’daki savaş nereye doğru gidiyor ? Avrupa’ya sıçrayabilir mi ? Kıtayı bir «savaş ekonomisine» dönüştürdüklerini iddia eden Avru-palı liderlerin söylemlerinin ardın-da ne var?

Amerika Birle-şik Devletleri (ABD) ve onun arkasındaki Fransa ve Avrupa devletleri zaten Rusya’ya karşı vekâleten savaş yürütüyorlar. Burada bir rol paylaşımı söz konusu : Ukrayna insan gücünü, Batılı emper-yalist güçler ise askeri gücü, yani silah sağlıyorlar. Batı’nın silah göndermesine rağmen, hatırı sayılır ölçüde çok fazla insan kaybı sözkonusu. Savaşacak yaştaki erkekler savaşa gönderilmek üzere toplanmaktan kaçarken, ülkedeki cepheye yeni kurbanları ölüme göndermek için askere almalar genelleşiyor. Bütün bunlara rağmen de Ukrayna birlikleri ülkenin doğusundaki işgal altındaki bölgeleri yeniden ele geçiremiyor. Diğer taraftan, askerlerin hayatını aynı şekilde hiçe sayan ve geçmişten miras alınan merkezi, geniş bir askeri endüstriyel aygıta güvenen ve dayanan Putin, Ukrayna’yı fethetmeyi başaramadı ama topraklarının yaklaşık yüzde 20’sini işgal etti.

Bu durum istikrarsız bir durum ve çeşitli şekillerde gelişebilir. Hükümetlerinin kendilerine dayattığı fedakârlıkları reddeden Rus ve Ukraynalı işçi sınıflarının isyanından -ki bunun görünürde bir öncülü yok- bahsetmeye bile gerek yok; cephe Rusya kadar asker çıkaramayan Ukrayna tarafında çökebilir. Savaşın nasıl gelişeceği, iki ana kahramanın, bir yanda Putin’in, diğer yanda Zelensky’nin sponsorları olan Amerikan emperyalizminin yöneticilerinin yapacağı tercihlere bağlı. Her biri kendi kısıtlamaları ve hedefleriyle savaşı tırmandırmaya çalışabilir ya da tam tersine; belki de halihazırda tartışılmakta olan, her iki tarafı da tatmin edecek müzakere edilmiş bir sonuç bulmaya çalışabilir. Putin’in, iktidarını koruması için, Rus bürokrasisi ve oligarklarının çıkarlarının etkili bir koruyucusu gibi görünmesi gerekiyor. Amerikalı liderler açısından Ukrayna’da tam bir zafer hayati önem taşımıyor çünkü bu eski Sovyet Cumhuriyeti üzerindeki hakimiyeti, en güçlü emperyalizmin üstünlüğünü sürdürmesine ve kapitalistlerinin işlerini geliştirmesine olanak tanıyan birçok ope-rasyonun bir parçası. Şimdiye kadar Ukraynalıların canları pahasına yürütülen bir savaşı sürdürmek için her türlü nedene sahip olsalar da, güç dengesindeki bir değişiklik, onları mevcut cephe hatlarındaki sınırları donduracak bir anlaşmaya varmaya itebilir. Önümüzdeki birkaç ay bo-yunca Amerika’nın tercihleri, Trump ile Biden ve onların arkasında Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin siyasi aygıtları arasındaki Beyaz Saray’a erişim rekabetine de bağlı olacak.

Bu olayda Macron ve Avrupalı liderler, kendi kapitalistlerinin çıkar-larını savunmak için Ukrayna’daki savaşın yarattığı duruma uyum sağ-lamak zorunda olan devletler olarak, ikinci planda kalıyorlar.

Putin emperyalizmin baskısına tepki gösteriyor

Putin’in 2022 yılının Şubat ayında Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırı, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan ülkelerin ekonomik ve siyasi kontrolünü ele geçirmek için emperyalist güçlerin artan baskısına karşı öngörülebilir bir tepkiydi. Putin işgali tetiklediyse de, daha sonraki tepki zincirini harekete geçiren emperyalist güçlerdi. 1999 ve 2004 yılları arasında eski Halk Demokrasileri ve üç Baltık Devleti, ABD yönetilen bir askeri ittifak olan NATO’ya katıldı. NATO’nun şu anda Rusya’nın sınırlarında, çok sayıda askeri üssü, binlerce askeri, uçağı, topu ve tankı bulunuyor. 2014 yılının Şubat ayında, Maydan olaylarının, Rusya yanlısı devlet başkanı Yanukoviç’in devrilmesinin ve yirmi yıldır Rusya ile Batı arasındaki iletişimin ardından, Ukrayna sonunda Batı tarafına geçti. Yeni Ukrayna Hükümeti’nin derhal ABD emperyalizminin arkasında yer alması, Putin’in onların yararına 2000’li yıllarda güçlü bir devlet aygıtını yeniden oluşturdu. Böylece ayrıcalıklı Rusların çıkarlarını savunmak için yeniden saldırıya geçti.

Kiev’deki yeni yöneticilerin aktif Rus düşmanlığı, Kırım’ın Rusya’ya bağlanması ve Rusya yanlısı Donbass’ın ayrılması için bir bahane işlevi gördü. ABD 2014 yılından itibaren, Ukrayna ordusunun kontrolünü ele geçirdi, orduyu büyük ölçüde finanse etti, silah verdi, insansız hava aracı ve mühimmat sağladı. Asker ve subayları eğitti ve on-lara akıl hocalığı yaptı. New York Times Gazetesi, kamuoyundan gizlenen şu bilgiyi açıkladı : CİA’nın (ABD’nin gizli haber alma teşkilatı) 2014 yılından bu yana Ukrayna’da, Rusya sınırında on iki üssü bulunuyor.

ABD’nin Ukrayna üzerindeki bu siyasi ve askeri el koymasına, kontrolüne, Batılı maliyecilerin Ukrayna’nın zengin tarım arazilerine, hâlâ devlete ait olan kilit şirketle-rine, kitlesel dağıtım, bankacılık sektörü ve diğer sanayilerine el koyması, mali ve ekonomik kontrolü eşlik etti.

Macron’un deyimi tekrar ele alınırsa, Putin ve generalleri, vahşetlerine ve kendi halklarına karşı uyguladıkları diktatörlüğe rağmen, «Avrupa’nın güvenliğini» tehdit etmiyor. Tam tersine, emperyalist güçler daha ziyade Rus Devleti’nin güvenliğini tehdit ediyorlar. Bu aynı zamanda, kendileri gelişmiş kapitalist güçler olmayan, kapitalist dünyanın zorbalarına boyun eğmeyecek demografik, askeri ve ekonomik araçlara sahip olan diğer bütün Devletler için de geçerli…

ABD : Ukraynalıların canları pahasına yapılan savaşın sınırları

Batılı yöneticiler, savaşın başlangıcında temkinliydi. Macron daha sonra «Rusya’yı küçük düşürmemeliyiz» diye haykırdı ve arabuluculuk yaptığını iddia etti. Batılı yöneticiler, «NATO birliklerini göndermek söz konusu değil» (NATO Genel Sekreteri, Mart 2022), çünkü «Rusya ile savaşta değiliz» (Macron, 2 Mart 2022) diye tekrarlıyorlardı. Bu liderler «tank teslimi olmayacak», «savaş uçağı teslimi olmayacak» gibi aşılamaz kırmızı çizgilerinin olduğunu iddia ediyorlardı. Ama bu kırmızı çizgilerin hepsi birbiri ardına aşıldılar.

Ukrayna’ya silah sağlayan tüm ülkelerin, bugün yalanlamalara rağmen, Ukrayna’da eğitmenleri ve askeri danışmanları bulunuyor. Macron’un açıklamaları bu askeri varlığın üzerindeki perdeyi kaldırma değeri taşıyordu. Her ne kadar kamuoyuna herhangi bir rakam açıklanmadıysa da, ABD’nin Ukrayna’da birkaç bin tane askeri danışmanı bulunuyor. New York Times’ın aktardığına göre, bir üst düzey Amerikalı yetkili, «Tetiği onlar mı çekiyorlar?», « Hayır ! Hedef almaya katkıda bulunuyorlar mı? Kesinlikle !» diyor. Askeri danışmanların yanı sıra, CIA ajanlarının da eklemesi gerekiyor. Daha önce New York Times’tan alıntılanan yazıda, bugün Amerikan güçlerini Avrupa’dan çekmek istediğini iddia eden Trump’ın başkanlığı döneminde, Ukrayna’daki CIA üslerinin sayısının on kat arttığı biliniyor.

Askeri danışmanların sayıları çok olsa bile, bunlar, tetiği çekebilecek ön saflardaki askerlerin yerlerini alamazlar. Ancak Zelensky ve Ukrayna devlet aygıtının, ön cephede faaliyet dışı bırakılan veya iki yıl süren savaşın ardından tükenen birliklerinin yerini değiştirme konusunda yaşadığı zorluklar giderek daha belirgin hale geliyor. Yolsuzluklar sadece Rus ordusunu etkilemiyor. Ayrıcalıklıların çocuklarının askere alınmasını önlemek için yapılanlar ve savaş vurguncularının gözle görünür bir
biçimde zenginleşmesi, Zelensky’nin son aylarda çok sayıda bakanı ve üst düzey subayı görevden almasına yol açtı. Bu büyük çaplı yolsuzluk, tıpkı ajan devşirme yoluyla yapılan baskınlar gibi, en mütevazi bir nüfusun bile bu savaşa ve bundan çıkar sağlayanlara karşı çıkmasına yardımcı oluyor. Avrupa’nın her yerinde, son iki yılda, savaş malzemesi siparişlerine ayrılan bütçeler her yerde patlama yaşadı. Fransız Devleti 2023 yılında 20 milyar avroluk istisnai miktarda sipariş verdi. Macron’un ilk beş yıllık döneminde, yıllık ortalama 15 milyar verildi. Önceki Hollande döneminde ise verilen miktar 10 milyarın altındaydı... Ukrayna’daki savaşın gelişimi ne olursa olsun, savaş, işçi sınıflarının zaten bedelini ödediği bir gerçeklik olarak ortaya çıkıyor. Rusya ve Ukrayna’da bunun bedelini kanla-rıyla ödüyorlar ve hâlâ yürürlükte olan az sayıdaki sosyal bütçede ciddi kesintilere maruz kalıyorlar. Ukrayna’da, Batılı kapitalistlerin kamu şirketlerini veya ülke kaynaklarını denetim altına alması sözkonusu. Onlarca yıl bunun bedelini savaş borcunun geri ödenmesi şeklinde ödeyecekler. Diğer Avrupa ülkelerinde bunun bedelini bütçelerin askeri harcamaları arttırma yoluyla ödüyorlar… Emperyalizm hüküm sürdüğü sürece barış mümkün olmayacak.

(02.04.24)
(Lutte de Classe (LDC) – Sınıf Mücadelesi,, N°239)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 301, 14 Mayıs 2024  Site yaşamını izle 1 Sınıf Mücadelesi’nin 301. sayısının PDF versiyonunu (...)  Site yaşamını izle 7 Sınıf Mücadelesi’nin Söz’ü   ?