Sinif Mucadelesi

8 Mart : Feminizm ve sınıf mücadelesi, ayrılmaz savaşlar

Cumartesi 16 Mart 2024

8 Mart, bugün sıklıkla sunulduğu gibi, 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kurumsallaştırılan Uluslararası Kadın Hakları Günü değil, yüzyıl önce, kadınların ezilmesine karşı sosyalist işçi hareketi tarafından başlatılan bir mücadele günüdür.

Kadınlara yönelik baskı, dünya genelinde çok yaygın. Bu baskı, ülkelere göre, az ya da çok acımasız biçimler alıyor : eşdeğer işler için daha düşük ücretlerden, kamusal yaşamdan tamamen dışlanmaya ve ömür boyu bir babanın ya da kocanın vesayeti altında yaşayan, reşit olmayan bir çocuk statüsüne sahip olmaya zorlanmaya kadar pek çok ayrımcılık ve şiddet biçimleri sözkonusu.

Kadınların ezilmesine karşı mücadele, sömürüye dayalı bir toplumsal örgütlenmeye karşı mücadeleden ayrılamaz. Kapitalizm ücretleri düşürmek, çalışma koşullarını kötüleştirmek ve işgücünün bir kesimini diğerine karşı kışkırtmak için her türlü bölünmeyi teşvik ediyor. Cinsiyet ayrımcılığı da bunlardan biri ve kadınları sömürülenlerin de en sömürüleni haline getiriyor.

İlk feministleri bu nedenlerle sosyalistler arasındaydı. Marx ve Engels, daha 1848 yılında, Komünist Manifesto’da kadınları « sadece basit birer üretim aracına indirgeyen » burjuva ailesini özel mülkiyetin aktarımının temeli olarak kınadılar. Alman sosyalist August Bebel, 1879 yılında « toplumsal bağımsızlık ve cinsiyet eşitliği olmaksızın insanlığın kurtuluşunun mümkün olamayacağını » ileri sürdüğü öncü çalışması Kadın ve Sosyalizm’i yayınladı.

8 Mart girişimi, sosyalist kadınların uluslararası konferanslarını düzenleyen İkinci Enternasyonal millitanları Clara Zetkin, Adelheid Popp ve diğerlerinden geldi. 1911 yılında, dönemin güçlü sosyalist partilerinin de yardımıyla, ilk Dünya Kadınlar Günü, birçok Avrupa ülkesinde, bir milyon kadını bir araya getirdi.

Devrimci sosyalistler, kendilerini, oy hakkı talep etmekle yetinen burjuva feministlerden ayırmak istiyorlardı. Sosyalistlere göre, tüm işçiler özgürleşmeden kadının özgürlüğü olanaklı olamazdı. Rosa Luxemburg’un 1912’de ifade ettiği gibi : « Kadınların oy hakkı hedeftir. Ancak bunu başarmak için kitlesel hareket sadece kadınların meselesi değil, proletaryanın kadın ve erkeklerinin ortak sınıf meselesidir ». Kadın haklarının, işçilerin bir bütün olarak sömürücülere karşı hak kazana-bilecek güçte olduğu dönemlerde daha hızlı ilerleme kaydettiği dikkate değer. Sadece birörnek vermek gerekirse, Fransa’da kürtajı yasallaştıran ilk yasa 1974 yılında kabul edildiyse, bu 1968 yılının Mayıs ayındaki güçlü genel grevi takip eden yıllarda binlerce kadının - ve erkeğin - harekete geçmesi sayesinde oldu.

Bu tartışma feminist harekete nüfuz etmeye devam ediyor. 8 Mart 2024 tarihinde yürüyüş çağrısında bulunan örgütlerin bir kısmı kortejin tamamını ya da bir bölüöünü sadece kadınlara ayırmak istiyor. Diğerleri ya da aynı kişiler, erkekleri genel olarak kadınları ezenler olarak görüyor ve bu ezilme ile sınıfsal sömürü arasındaki bağlantıyı reddediyor. Devrimciler için tutarlı bir feminist olmak, kapitalizmi yıkmak ve her türlü baskının ortadan kalktığı komünist bir geleceği hazırlamak için mücadeleye katılmak anlamına geliyor.
( LO 06.03.2024 )


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 299, 16 Mart 2024  Site yaşamını izle Güncel... Güncel... Güncel...   ?