Sinif Mucadelesi

BRICS grubuna (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin...

Cumartesi 16 Mart 2024

BRICS grubuna (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın kısaltması), 1 Ocak’tan bu yana, beş yeni üye (İran, Mısır, Etiyopya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) ülke daha katıldı. Bu geçtiğimiz Ağustos ayında Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlenen bir zirvede duyuruldu. Bazı yorumculara göre, bu katılım dünyayı sarsacak, ABD’nin hakimiyetine meydan okunacak. Zira 1 Ocak’ta genişletilmiş grup olarak adlandırılan BRICS +, dünya nüfusunun yarısını içeriyor, ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 25’ini üretiyor. BRICS’in genişlemesi, l’Humanité gazetesine (FKP’nin yayın organı) göre, « dünya düzenine yerleştirilen bir kaldırım taşından » başka bir şey değil ! Zirvenin nihai kararı, Uluslar arası ticaret ve finans alanında, doların hegemonyasına son verilmesi oldu ve bir çağrıda bulunularak, adeta bir dönem değişikliği müjdelendi. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, genişlemenin « daha dengeli bir dünya düzeni için ortak arzuyu paylaşan » ülkeleri bir araya getirdiğini söylerken, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, « Birlikte kalkınma hakkımızı savunuyor ve modernleşme yolunda birlikte yürüyoruz » dedi.

Ancak Orta Doğu’daki savaş, bu çarpıcı açıklamalardan bu yana, Amerikan pozisyonlarıyla uyumlu, Hindistan’dan Filistin yanlısı Güney Afrika’ya kadar bu kulübün üyeleri arasındaki farklılıkları daha da vurguladı.

Arjantin, Javier Milei’yi iktidara getiren başkanlık seçiminden sonra, ülkenin kulübe katılmayacağını ve dolar ve ABD kampına katılacağını açıkladı. Grup, GSYİH’sı grubun toplamının yüzde 70’ini oluşturan Çin ve bir sonraki zirveye başkanlık edecek olan Rusya için, özellikle ABD’nin artan emperyalist baskısı karşısında ittifaklar yapmanın bir aracı olarak görülüyor. Doların diktatörlüğüne meydan okuyan ekonomik kalkınma vaatlerine gelince, bunlar demagojiden başka bir şey değil. Aslında BRICS, Amerikan egemenliğine karşı olğunu iddia eden geçici bir ülkeler ittifakı, ancak ne siyasi, ne de ekonomik bir blok oluşturuyor.

Çok kutupluluk mu, yoksa Çin ve Rusya’nın arkasında bir anlık yer almak mı?
BRICS grubu, NATO, ya da Avrupa Birliği gibi bir kuruluş değil. Başlangıçta finans çevreleri tarafından oluşturulan bir ülkeler grubuydu : 2001 yılında, o zamanlar Amerikan bankası Goldman Sachs’ın yöneticisi ve geleceğin İngiliz Hazine Bakanı Jim O’Neill, yatırımcılara bu grubun reklamını yapıyordu. O’Neill, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’i, gelecek vaat eden « yükselen » pazarlar olarak görüyordu. O dönemde finans kuruluşları, 2000’li yıllarda emtia fiyatlarındaki artış sayesinde birkaç yıl boyunca kârlı olan « BRICS fonlarını » oluşturdular. Bu ülkelerin birçoğu hızlı, hatta olağanüstü bir şekilde büyüyordu. Örneğin Hindistan’ın GSYİH büyümesi yılda yüzde 7’nin üzerindeydi. Bu ülkeler 2006 yılında ilk toplantılarını düzenlediler ve 2009 yılından bu yana da, her yıl zirve düzenliyorlar. 2010 yılında Güney Afrika’nın da katılmasıyla kısaltma BRICS’e dönüştü.

Ancak 2008 mali krizi ve emtia fiyatlarındaki düşüş, bu on yıllık bütçe ve finans fazlasına son verdi. BRICS ekonomilerinin hepsi birbirine benzemese de, 3,2 milyarı aşan toplam nüfuslarıyla büyük ülkeler olmalarının yanı sıra, ortak bir noktaları da, imalat dışı ya da yarı imalat mallarının başlıca ihracatçıları olmaları. Bu nedenle emperyalist ülkeler için önemli ithalat kaynakları oluşturuyorlar. Ancak ekonomileri dünya emtia fiyatlarındaki dalgalanmalara son derece bağımlı. Bu nedenle bazen « yoksul güçler » olarak anılıyorlar. Örneğin Brezilya’da 2020 yılında ihracatın neredeyse yarısı soya, petrol ve şeker kamışı gibi birincil ürünlerdi. Petrol ve gaz gelirleri, Ukrayna savaşının başlamasından önce, Rusya’nın federal bütçesinin yüzde 45’ini oluşturuyordu. Madencilik 2021 yılı itibariyle, dünyanın en büyük altın ve platin üreticilerinden biri olan Güney Afrika’nın GSYH’sının yüzde 8,7’sini oluşturuyor.

BRICS grubuna, Çin ve Rusya olmak üzere iki büyük güç hakim. Bu iki ülke, siyasi çıkarlarının büyük bir kısmını, bu gruplaşmadan elde ediyorlar. Farklı tarihsel nedenlerden dolayı, bu iki ülkenin ortak noktası emperyalist ekonomik ve askeri kontrole direnme kabiliyetleri olarak ortaya çıktı. ABD artık her iki ülkeyi de rakip olarak görüyor ve emperyalist kampın giderek daha da artan baskısına maruz kalıyorlar. Bu baskı, Rusya’nın durumunda, Ukrayna’daki savaş ve ekonomik yaptırımlar yoluyla; Çin’in durumunda ise, ABD’nin ve ardından Avrupa ülkelerinin Çin ürünlerine karşı korumacı saldırısı yoluyla uygulanıyor. Brezilya, Suudi Arabistan ve Hindistan gibi ABD ile ilişkileri çeşitlilik gösteren devletleri etraflarında toplamalarını sağlayan şey, Amerikalı yöneticiler tarafından izlenen politikaların ve kapitalizmin tarihi krizinin pek çok yoksul, ya da yarı gelişmiş ülkenin devletlerini zor durumda bırakması ve emperyalist güçler tarafından yapılan mali, ekonomik ve askeri tercihlerin tüm yükünü taşımaları olarak ortaya çıkıyor. Ancak BRICS bir blok değil, kırılgan bir ülkeler topluluğunu oluşturuyor.

Dolardan arındırma serabı
ABD dolarına olan finansal bağımlılık, doların hakimiyetinin sonuçlarından biri olarak ortaya çıkıyor. Dolar, döviz piyasasındaki günlük işlemlerin yüzde 90’ında kullanılıyor, ve dünya döviz rezervlerinin yüzde 60’ını oluşturuyor. Aslında dünyadaki her ülke doların değerine bağımlı bulunuyor. Dolar düşerse Çin, Hindistan ve Brezilya’daki devlet rezervleri otomatik olarak değer kaybediyor. ABD Merkez Bankası faiz oranlarını yükseltirse, yoksul ülkelerin borç durumu daha da kötüleşiyor. Doların hakimiyetinin bir başka sonucu da ABD’nin onu, kendisine direnen herhangi bir devleti cezalandırmak için güçlü bir silah olarak kullanması : Örneğin İran’a karşı yaptığı gibi, bir piyasada dolar cinsinden ticareti yasakla-yarak, o piyasayı boğma ve kendi tercihini tüm dünya ülkelerine dayatma olanağına sahip bulunuyor.
Bu sorunla karşı karşıya kalan BRICS, bir mali kriz durumunda, ABD’nin hakim olduğu IMF’den borç istemek yerine, acil mali yardıma erişimi sağlamak için, bir rezerv fonu oluşturdu. Ancak şimdilik bu rezerv fonu için dolar kullanılıyor. BRICS 2012 yılında, kendisini yoksul ülkeler için IMF ve Dünya Bankası’na alternatif olarak konumlandıran Yeni Kalkınma Bankası’nı (NBD) da kurdu. Kuruluşundan bu yana 30 milyar dolar kredi veren bu banka, Dünya Bankası’nın kredi veren kuruluşlarından sadece biri olan IBRD’nin 2023 yılında vereceği 38 milyar avroluk krediden çok daha azla. Dahası, NBD’nin kredilerinin üçte ikisi yine dolarla veriliyor ve NBD, kendisini finanse etmek için de, uluslararası piyasalardan yine dolar alarak borçlanmak zorunda kalıyor!

BRICS, dolara bağımlılıktan kurtulmak için ticaretlerinde kendi ulusal para birimlerinin kullanılmasını destekleyen ikili anlaşmalar imzalıyor ve hatta yeni bir ortak para birimi için muğlak bir projeleri bile bulunuyor. Ancak gün ışığına çıksa bile, ki bu pek olanaklı değil, başarılı olma şansı çok az. Bir para biriminin, onu çıkaran devletten başka devletler tarafından da kullanılabilmesi için güven telkin etmesi gerekiyor ve bu güven de son tahlilde desteklendiği ekonominin sağlamlığına dayanıyor. Bu nedenle 1945 yılından bu yana hiçbir para birimi dolarla ciddi anlamda rekabet edemiyor. Çin yuanı, uluslararası ticaret ve hükümet rezervleri açısından marjinal kalıyor : son yıllarda payı artmış olsa da, dünya döviz rezervlerinin yalnızca yüzde 2,6’sını oluşturuyor. Dünyanın en zengin bölgelerinden birinin ekonomisi tarafından desteklenen ve küresel döviz rezervlerinin yüzde 20’sini oluşturan avro bile dolarla rekabet etmeyi hiçbir zaman başaramadı, çünkü Avrupa Birliği bir devlet değil, o, rakip kapita-listleri savunan devletlerin oluşturduğu bir ekonomik ittifak.

Sonuçta, hangi ittifak kurulursa kurulsun, hangi devletler birliği oluşturulursa olusturulsun, emperyalist yağmaya, dünyayı parçalara ayıran bir grup büyük gücün kışkırttığı savaşlara ve genel olarak sömürüye karşı tek mücadele olasılığı, proletaryanın uluslararası bir sınıf oluşturduğu, Fransız ve Amerikalı işçilerin Çinli, Brezilyalı, Malili, Türkiye’li... proleterlerle ortak bir mücadele yürütmesidir.
(LDC 05.01.2024)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 299, 16 Mart 2024  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi’nin Sözü   ?