Sinif Mucadelesi

NATO : Haydutlar arasındaki ittifaklar

Cumartesi 16 Mart 2024

Trump, geçtiğimiz günlerde yapılan bir seçim mitinginde, eğer Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanı seçilirse, mali katkılarını ödemeyen NATO üyesi ülkelere, koruma sağlamayı reddedeceğini öne sürdü. Bu kışkırtıcı açıklama uluslararası basını öfkelendirdi ama sonuçta özünde emperyalist ülkelerin askeri ittifaklarının ne anlama geldiğini de ortaya koydu.
Trump’ın, bu son açıklamasıyla en izolasyonist seçmenlerini (dış politikaya müdahale edilmemesini savunan seçmenler) memnun etmeye çalıştığı kesin bir olgu. Söyledikleri şu anlama geliyordu : « Neden Amerikalı vergi mükelleflerine bu kadar pahalıya mal olurken, Avrupa’daki dul ve yetimleri savunalım ? » Birçok siyasi yorumcu ve yönetici, böylesi bir itiraf karşısında şok olduklarını söylediler. Ancak Trump kadar, onu eleştirenler de aynı biçimde ikiyüzlü ve manipülatör yani güdümleyicidirler. Çünkü büyük güçlü ülkelerin yöneticileri, uluslararası askeri ittifakların hiçbir insani dayanışmayla ilgilerinin olmadığını, aksine kendi Devletleri-nin çıkarlarına ve değişen güç dengelerine denk düştüklerini çok iyi biliyorlar.
Ayrıca, Trump’ın NATO’nun finansmanına tepkisinin çıkış noktası ise gerçeklerle ilgisi olmayan bir bahane oluşturuyor. Her üye devletin doğrudan katkı olarak ödemek zorunda olduğu çok az bir miktar sözkonusu, çünkü bir miktar sözkonusu, çünkü NATO’nun bir ordusu yok. Sadece bütçesi 3 milyar avroyu biraz aşan bir idari yönetimi bulunuyor. ABD ve Almanya, her biri yüzde 16,2 ile en çok katkıda bulunan iki ülke, onları yüzde 11,2 ile İngiltere, yüzde 10,4 ile Fransa ve yüzde 8,7 ile İtalya izliyor. Buna karşılık, ABD, NATO’nun kuruluşundan bu yana, her üye ülkenin GSYİH’sının en az yüzde 2’sine eşdeğer bir askeri bütçeye sahip olması konusunda baskı yapıyor. Oysa, Rus ordusunun Ukrayna’yı işgaline kadar pek çok üye ülke bu eşiğin altında kaldıysa da, artık bu durum sözkonusu değil. Bütün üye ülkeler büyük ölçüde yeniden silahlanmaya başladı ve örneğin 2024 yılından itibaren Fransa’nın askeri bütçesi, GSYİH’nın yüzde 2’sinden fazla olacak. O halde, eğer ABD şu ya da bu NATO üyesi ülkeden desteğini çekerse, bunun Trump’ın seçim kampanyası sırasında söyleye-cekleriyle hiçbir ilgisi olmayan başka nedenlerle olacağı açık olarak görünüyor.
NATO hiçbir zaman, özgürlük ya da demokrasi tarafını temsil ettikleri bahanesiyle, karşılıklı olarak ne olursa olsun her koşulda birbirlerine yardım etme sözü veren bir devletler kulübü olmadı. Başlangıçta, 1949’daki kuruluşundan bu yana, öncelikle ABD’nin SSCB’yi tehdit etmek için istediği bir askeri koalisyon sözkonusuydu. Ukrayna’daki savaşla birlikte, o zamana kadar dışarıda kalan iki Avrupa ülkesi, Finlandiya ve İsveç, Rusya’ya karşı koymak için, ama aynı zamanda da Amerika’nın baskısıyla NATO’ya katıldı. Bu ülkelerin halkları, bu ana kadar kendilerini gelecekteki çatışmaların dışında tutacağı umuduyla, tarafsızlıklarını korumak istiyorlardı. Aslında büyük güçlü devletler arasındaki askeri ittifaklar, hiçbir zaman ciddi bir taahhütte bulunmadan her zaman değişken oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın öncesindeki gelişmelerden biri, 1938 yılının, Kasım ayında imzalanan sözde Münih Barışı anlaşmasıydı. Dört büyük güçlü devlet, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya arasında, faşizme karşı sözde « demokrasilerin uluslararası cephesi » yerine, Fransa ve İngiltere’nin resmi olarak Çekoslovakya’nın müttefiki olmalarına rağmen, Hitler’in bu ülkeyi ele geçirmeye başlamasına izin veren bir anlaşma sözkonusuydu.
Aslında NATO gibi ittifaklar, halkları korumaktan çok, onlara karşı çok daha büyük tehdit oluşturuyor. Halklar için bu, gelecekteki savaşların kurbanları olmaları ve topraklarının da savaş alanı olması tehdidi anlamına geliyor. NATO üyesi olmamasına rağmen ABD ve Avrupalı güçlerin müttefiki haline gelen Ukrayna’nın başına gelen ve halkının büyük talihsizliği de bu oldu.
( 14.02.2024 )


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 299, 16 Mart 2024  Site yaşamını izle Uluslararası Gündem   ?