Sinif Mucadelesi

Seçimler, işçi ve emekçilerin sorunlarına çözüm olabilir mi?

Cumartesi 16 Mart 2024

Türkiye, sanki ülkede herşey yolunda gidiyormuş, devlet kurumları gerektiği gibi işliyormuş gibi, sanki hukuk ve anayasa askıya alınmamış, Millet Meclisi işlevini yitirmemiş gibi, sanki dolar ve avro gibi çok kullanılan dövizlerin kurlarındaki ve enflasyondaki artış sürmüyormuş, ekonominin çöküşüne çare bulunmuş gibi, yeni bir yerel seçimlere doğru gidiliyor. 31 Mart’da, 3363 belediyede yapılacak seçimlerde, büyükşehir belediye başkanları, belediye meclisi ü-yeleri, il genel mec-lisi üyeleri, muhtar-lar ve ihtiyar he-yetleri seçilecek. Seçimlere irili ufaklı 36 parti katı-lacak. Ama tabii ki seçimlere katılan parti sayısının fazla olması, bu seçimle-rin ne denli « de-mokratik » olduğu-nu yansıtmıyor. Er-doğan ve hükümeti-nin keyfi uygulama-ları, geçmişteki kay-yum atamaları vb. gibi uygu-lamalar, demokrasi yanılgısını bir çırpıda yok ediyor.
Bunca sorun çözüm bekler-ken, hem partiler arasında hem de partilerin kendi içlerinde kıran kırana bir mücadele sürüyor. Kıyasıya bir yarış, çatışmalar, birbirinin sırtına basmalar, ayak kaydırmalar, istifalar, parti değiştirmelerden sonra nihayet listeler belirlendi. Partiler ağır toplarını büyük şehirlere yerleştirdiler. Tabi burada bütün adaylardan söz etmek olanaksız. Herkesin gözünü diktiği İstanbul’da, AKP’nin adayı, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, CHP’nin adayı ise eğer AKP son dakikada bir takım kumpaslarla ayağını kaydırmazsa, Ekrem İmamoğlu oldu. İmamoğlu’nun, son İliç skandalında bütün imzalanmaması gereken sözleşmeleri imzalayarak, bir bölgenin felaketine yol açan Kurum’un karşısında güçlü olduğu ve seçimleri kazanacağı söyleniyor. Ama Türkiye’de, hele de böylesi bir yönetim altında, her an, herşey olabilir. AKP seçimlere hile karıştırma konusunda kendi rekorlarını kırıyor. Her seçimde yeni yöntemler keşfedilip uygulamaya konuluyor. 14 – 28 Mayıs’ta ilk defa kullanılan, Kemal Kılıçdaroğlu’nu PKK ile işbirliği içinde olduğunu göste-ren sahte video yöntemine, bu defa da, Ekrem İmamoğlu üzerine yapılan sahte videolar eklendi. Erdoğan ve AKP’nin yolsuzlukta sınır tanımayan hayal güçleri, bu seçim kampanyası ve seçimler sürecinde, hatta seçimler sonra-sındaki süreçte de bakalım daha neler üretecek, gösterecek. Cumhur İttifakı’nın diğer kanadı, Erdoğan’ın koltuk değnekliğini yapan MHP ve başkanı Devlet Bahçeli. Erdoğan ondan kurtulmaya çalışsa da başaramıyor. En son emekliler konusunda çelişkiye düştüler. Erdoğan, para olmadığı için artış yapamayacak-larını itiraf etmek zorunda kalırken, Bahçeli maaşların arttırılması gerek-tiğini söyledi. Normal koşullarda Erdoğan’ın Bahçe-li’ye « affını ya da iznini istemesi » için baskı yapması gerekirken, Cumhur İttifakı hiçbirşey olmamış gibi sürüyor. Çıkar ilişkileri çimento işlevi görüyor.
CHP sancılı bir Kongre süreci geçirip, yeni yöneticilerini belirleyip kongre sürecindeki sloganları « değişim’e » doğru değişmeden yol alıyor, burjuva siyasetini sürdürmeye devam ediyor. Kararlı bir karşı koyuşu yok. CHP en son anayasa ihlallerinde bile kitlelere çağrı yapıp, daha sonra sokağa inmekten vazgeçti. Partinin sağa yönelimi engellenemiyor. Öyle ki, aday gösterdikleri kişiler, en milliyetçi söylemlerden daha milliyetçi söylemler kullanıyor-lar. Örneğin CHP Afyonkara-hisar Belediye Başkan adayı Burcu Köksal’ın, « Başkan seçilirsem, belediyenin kapıları DEM Parti hariç herkese açık olacak » ırkçı ifadesi, büyük bir skandal ve hayal kırıklığı yarattı.
Başlangıçta bakan olduğu dönemdeki yaptıkları unutularak sahnenin önüne sürülen Meral Akşener, yanlış politikaları nedeniyle, birçok parti üyesinin partiden istifasıyla, siyaset sahnasinden yokolma gerçeği ile karşı karşıya bulunuyor. Sonuçta, Türkiye siyaseti onun yoklu-ğuyla hiçbirşey kaybetmeyecek.
Bütün baskılara ve her-şeye, rağmen mücadelesini sürdüren Kürtlere gelince, HDP, Anayasa Mahkemesi’nde süren kapatma davası nedeniyle seçimlere Yeşil Sol Parti ile katılmıştı. HDP’nin kapatıl-masıyla, Halkın Eşitlik ve Demokrasi Partisi HEDEP’e dönüştü. Yargıtay HDP’ni andırdığı için, bu ismi reddedince de DEM adını aldı. En az yüzde 10, 15 arası oy potansiyeli olan bu parti seçim sonuçları üzerinde etki yapacak bir güce sahip. DEM bu defa seçimlere tek başına girmeye, kendi adaylarını çıkarmaya karar verdi. Bu CHP’ye verilen oyların azalması anlamına geliyor. Geçtiğimiz belediye seçimleri sırasında, Erdoğan ve hükümetinin keyfi uygulamala-rının nelere yol açtığını gördük. Seçim kampanyaları döneminde, Kürtlerin oylarını almak, Kürt partilerini yedeklemek için herşey yapılıyor, bir tek Abdullah Öcalan’ın ayaklarının altına kırmızı halı sermedikleri kalıyor. Kürtler kendi adayları ile seçimi kazandıklarında ise, başlarına gelmeyen kalmıyor. Eski HDP’nin eski eş Başkanı Selahattin Demirtaş, hala cezaevinde tutuluyor. Erdoğan ve AKP’nin Kürtleri sadece kendilerini iktidara taşıyacak bir oy kaynağı olarak gördüğü kesin olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Kürt halkının bu iktidar döneminde kendi kaderlerini tayin etme ve de kendi kendisini yönetme hakkına hiçbir zaman sahip olamayacağı da bütün açıklığıyla ortada. Her türlü ayak oyunlarına, güçlüklere rağmen birkaç belediyede kendilerini temsil etme hakkını elde ettiklerinde yapılanlar ise gerçekten isyan ettirici.
9 Ağustos 2019 tarihinde üç büyükşehir belediyesiyle (Van, Mardin ve Diyarbakır) başlayan kayyum atamaları, günümüze kadar devam etti ve İçişler Bakanlığı’nın kararıyla 3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe ve 7’si belde belediyesi olmak üzere, toplam 48 HDP belediyesine kayyum atandı. Yani varolan sistem, Erdoğan ve hükümeti Kürt halkının iradesini hiçe saydı. İşin en kötüsü de bütün bunlar göz göre göre, hiç kimsenin gıkı çıkmadan, muhalefetin küçük parmağını bile oynatmadığı bir ortamda yaşandı. Bu antidemokratik seçimler meşrulaştırıldı. Aynı şeylerin bu seçimlerde tekrarlanmayacağının da hiçbir garantisi bulunmuyor.
TIP, TKP gibi solda yer alan partiler de, seçim sonrasının « yararlı oy » (küçük partilere verilen oyların boşa gideceği düşünülerek, oyların büyük partilere verilmesi) kurbanları olarak çalışmalarını sürdürü-yorlar. Haramilerin köşe başlarını tuttuğu, mali kaynak ve rant elde etmek üzere amaca ulaşmak için her türlü yöntemin kullandığı bir ortamda, işçi sınıfının, yoksul topraksız köylülerin, diğer yoksul kitlelerin bu seçimlerden ve genel olarak da bütün seçim-lerden elde edebileceği hiç bir şey yok.
Seçimler Komünist devrimciler için amaç değil sadece bir araç olabilir. Yani sadece ülke genelindeki işçi sınıfının gücünün nerelerde yoğunlaştığını analiz edip, örgütlenme çalışmalarını oralarda yoğunlaştırmak için kullanılabilir. Zaten seçimlerin emekçilere hiçbir şey sağlıya-mayacağını Erdoğan ve hükümeti defalarca ispatladı. Tek dertleri iktidarda kalmak ve üretilen ve yağmaladıklarından geri kalan zenginlikleri de kendi hesaplarına (akıbertlerinin ne olacağını bildiklerinden de daha çok yurt dışı hesaplarına yığmak) aktarmak...
İşçi sınıfının, burjuva partilerinin ikiyüzlü, riyakar, birbirlerinin kuyusunu kazan, kendi çıkarlarını elde etmek ve ceplerini doldurmak için gözlerini kırpmadan sayısız yolsuzluğa battıkları bu sistemde kendi öz güçlerinden, kendi örgütlenmelerinden, yaratacak-ları partilerinden başka, güvene-cekleri hiçbirşey bulunmuyor.
(10.03.2024)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı: 299, 16 Mart 2024  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?