2024 yılındaki umudun nedenleri, işçilerin dünyayı değiştirme mücadelesinde yatıyor !
2024 yılı, dünyada, 2023 yılının sonunda varolan koşullarda başladı : Ukrayna ve Gazze’deki top ateşi ve bomba sesleri dinmedi. Bu yıl, ölülerini saymaya devam eden, donmaya ve açlığa terk edilen başta Gazze’deki Filistinliler olmak üzere, kurbanların çaresizlik çığlıklarıyla başladı.
Kore yarımadasında, 2024 yılı, Kuzey Kore’nin iki Kore arasındaki deniz sınırını hedef alan 200 top atışıyla başladı. Lider Kim Jong-un, sonu olmayan saçmalıklarda usta birisi. Ancak Çin Denizi, yok edilmesi gereken bir ekonomik rakip olan ABD ile Çin arasında bir çatışma alanına dönüşmüşken, nasıl oluyor da endişe duyulmuyor ?
Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Sudan’da olduğu gibi, milyonlarca insanı kaçmaya ve açlığa zorlayan silahlı çatışmaların harap ettiği başka kaç bölge var ?
Çizme sesleri, ta Güney Amerika’da, eski bir İngiliz sömürgesi olan Guyana’da da duyuluyor. Burada Venezuela, ABD ve İngiltere’ye, Essequibo’nun muazzam petrol rezervlerini yağmalama hakkı için meydan okuyor.
Dehşet, savaşlar ve acılar, bir sonu olmaksızın çoğalıyor ve tüm dünyayı yeni bir dünya savaşı ile tehdit ediyor. Bu savaş, İsrail’in Filistin halkına karşı yürüttüğü etnik temizlik savaşının genişletilmesiyle mi, Çin ve Tayvan arasındaki bir savaşla mı, yoksa Ukrayna’daki savaşın tırmanmasıyla mı patlak verecek ?
Bunu kimse bilmiyor, ama dünya liderleri bizi genel bir patlamaya doğru götürüyor. Ve Macron’un ülkeyi « yeniden silahlanmaya » çağıran dileklerinin savaşçı tonundan da anlaşılacağı üzere, buna hazırlanıyorlar. Macron’nun 2017 yılından bu yana silahlanma bütçesini iki katına çıkarması, bunun sadece bir temenni olarak kalmıyacağını gösteriyor.
Savaş yaratıp, yürütmek burjuva yöneticilerin işlerinin bir parçasını oluşturuyor. Savaşlar, kapitalist tröstlerin hammadde ve üretim zincirlerini kontrol etmek ve küresel ölçekte pazarları güvence altına almak için birbirlerine karşı yürüttükleri ekonomik savaşın bir uzantısı. Savaşlar ayrıca, gerekçeleri ne olursa olsun, ekonomik üstünlüğü korumak ya da ele geçirmek için ekonomik rekabetin askeri ifadeleri olarak patlak veriyor.
Savaşsız ve sömürüsüz bir gelecek umudu, bütünüyle emekçilere dayanıyor. Bu umut, sömürü ve baskı başladığından beri savaşmaktan ve isyan etmekten asla vazgeçmeyen halkların yanında bulunuyor. Emekçiler, ayaklanmaları ve toplumsal devrimleriyle tarihin akışını defalarca değiştirdiler.
Tek umut kaynağı, işçiler olarak kolektif gücümüzün ve toplumu değiştirme yeteneğimizin farkındalığını yeniden kazanmamızda bulunuyor.
Böylesine tehditkâr bir dünyada, özellikle de işçilerin ezici çoğunluğu günlük bin bir zorlukla mücadele ederken, kendini çaresiz hissetmek çok kolay. Ancak insanlığı barbarlığa sürükleyen yaşam koşullarımıza yönelik saldırıların temel nedeni hep aynı : piyasa ve rekabet yoluyla olanaklı olduğunca çok özel sermaye biriktirmekten ibaret olan kapitalist sistem.
Savaş çığırtkanları aynı zamanda günlük sömürüyü, düşük ücretleri ve devlet kasalarının kapitalist sınıf yararına yağmalanmasını düzenleyenler, burjuvazinin çıkarları için bizi katliama göndermeye karar verebilirler. Tıpkı daha şimdiden kutsal kârları için kendimizi feda etmemizi istemeleri gibi.
Kapitalistler ve onların siyasi yardakçıları, tekellerinde tuttukları sermaye ve üretim araçları sayesinde bu güce sahip oluyorlar. Ama toplumu onlar değil emekçiler yönetiyor !
Bizler, üretmek, inşa etmek, işleri düzenlemek, tamir etmek, bakım sağlamak, su ve elektrik getirmek için çalışmanın sırlarını elinde tutan, işçiler, kamu çalışanları ve teknisyenleriz. Hatta hükümet savaş yapmak ve yürütmek söz konusu olduğunda bile bize bağımlı. Emekçilerden başka kim silah tasarlayabilir, üretebilir, taşıyabilir ve kullanabilir ? Emekçiler olmadan savaş da olamaz.
O halde 2024 yılında, emekçilerin toplumsal bir güç temsil ettiği ve iktidarı burjuvazinin ve onun politikacılarının elinden alabilecekleri ve almaları gerektiği bilincinin yeniden doğmasını sağlamak için çalışalım. İnsanlığa gelecek sunmak için tek şansımız bu !
LO 10.01.24