Perde arkasında AKP iktidarının yerine geçip sermayeye hizmet edecek yeni bir iktidar oluşumu!
Sermaye için artık Erdoğan’ın iktidarının kullanma tarihinin sonuna doğru gelindiğine karar verilmiş gibi görünüyor.
AKP hükümeti, ekonomik krizin daha da kötüleşmesini engelleyemediği gibi her geçen gün bir yenisi ortaya çıkan yolsuzluklar yüzünden Erdoğan ve çevresi güvenirliğini yitiriyor. Geçmişte oy veren ve destekleyen kitleler, onlardan uzaklaşıyor.
Erdoğan’ın çevresindekilerin bir kısmı terk ettikleri AKP hakkında çok feci şeyler anlatarak, İYİ Parti başta olmak üzere törenle muhalefet partilerine katılıyor.
Erdoğan’ın eski doktoru ve eski AKP milletvekili olan Turhan Çömez medyada ve özellikle de televizyon kanallarında saatlerce programlara katılıp AKP’nin nasıl son derece yozlaştığını somut örneklerle anlatıyor.
Yine AKP’nin tanınmış siyasi siması olan Urfa milletvekili Fakıbaba’nın AKP’den ve milletvekilliğinden ayrılıp İYİ Parti’ye katıldı. Başka örnekler de var.
Bazı medya çevreleri, AKP’den kaçısın bunlarla sınırlı olmayacağını ve en az 40-50 milletvekilinin daha bulunduğundan söz ediyor. Gelişmeleri izleyip göreceğiz!
Son aylarda kitlelerin satın alma gücünün buzlar gibi eridiğini görüyor ve yaşıyoruz. Hükümet artık enflasyonun %80’in üstüne çıktığını kabul ediyor. Elbette kitlelerin temel tüketim maddelerinde çok daha yüksek. Tüm bunlara ek olarak kamuoyunda yaygın bir şekilde Erdoğan ve çevresinin nasıl servetlerine servet kattığı, yolsuzluğa karıştıkları yaygın şekilde görünüyor. Tüm bunların sonucu olarak da Erdoğan’ı destekleyen ve geçmişte ona oy veren tabanda öfke giderek artıyor ve AKP saflarını terk ediyorlar.
İşte tam da bu aşamada sermaye sınıfı için tehlike oluşma ihtimali başlıyor. Son zamanlarda dünyanın birçok ülkesindeki ayaklanmaların, sık iktidar değişikliklerin, darbelerin, protesto ve grevlerin temel nedenlerinin aynı olduğunu hem Erdoğan’ın çevresi hem patronlar çevresi biliyor ve yakından takip ediyor.
Erdoğan ve yakın çevresi, kitlelerin tüm desteğini kaybetmemek için, kitlelerin hoşuna gidebilecek vaatler ve nutuklar atıyor. Ancak güzel laflar ve bol keseden atılan vaatler insanların karnını doyurmuyor ve öfke birikiyor.
İşte bu aşamada patronlar için bir yedek lastik olasılığı var: Millet İttifakını güçlendirerek ihtiyaç durumunda hemen piyasaya sürmek. Millet İttifakı şu aşamada tam yeterli görülmüyor ve bu nedenle, Erdoğan’ın kabul etmediği herkes “Erdoğan karşıtlığı” temelinde ittifaka katılıyor.
Özellikle sağ siyasetçilerin, küçük particiklerin katılımıyla CHP’nin ağırlığı azaltılarak, ittifak içerisinde İYİ Parti’nin belirli bir konuma gelmesi için büyük gayretler sarf ediliyor.
CHP’nin güç kazanması, etkili olması, siyasetleri patronlar için bir sorun değil. Kılçdaroğlu, kitlelere mücadele çağrısı yapmıyor, patronlar için güya “temiz” para bulmak için ülke ülke geziyor.
Ancak kitleler, kendine lafta olsa bile sosyal demokrat diyen bir partinin iktidarda güçlü şekilde yer bulmasından cesaret alıp taleplerini ileri sürebilir, talepleri için mücadele edebilir, kendi yolsuz, rüşvetçi veya işçi düşmanı patronundan hesap sormak ya da hesap sorulmasını isteyebilir.
Geçmişte bizde ve başka ülkelerde tümü yaşandı. Patronların asıl korkusu budur. Bu nedenle bir yandan Millet İttifakı içinde sağ kesim güçlendiriliyor, diğer yandan ittifak Erdoğan karşıtlığıyla sınırlandırılıyor.
İşçi sınıfı saflarında olanların temel görevlerinden biri, perde arkasında dönen dolapları teşhir ederek, işçi sınıfın üretimden gelen gücüne dayanarak kendi çıkarlarını korumak için hiç zaman kaybetmeden örgütlenip gerekli hazırlıkları yapmasıdır. (01.11.22)