Bu düzen çöküyor; bedelini emekçiler değil sermaye sınıfı ödemeli

21 Aralık akşamı da bazı kanunlarda değişiklik yapılması ile ilgili bir kanun geçti. O kanunda iktidar “TRT payı ve enerji fonu kalkacak “ diye pazarladı ve “kademeli elektrik fiyatlandırılmasını getireceğim” diyerek kademeli zammın önünü açtı. Hiçbir partinin karşı çıkmadığı, hatta çekimser oy kullandığı (HDP, İYİ PARTİ) ve daha kötüsü, CHP’nin kabul oyu verdiği kanun teklifi o gece geçti ve ardından elektriğe % 52-127 zam yapıldı.

İşte son enflasyon rakamları bunu tartışılmaz bir şekilde ortaya koyuyor. ENAG rakamları, enflasyonun son 19 yılın tüm rekorlarını kırarak yüzde 114.87’ye tırmandığını belirtiyor. Yani Erdoğan iktidarı emekçilerin ve yoksul kitlelerin ceplerini boşaltıp patronların, zenginlerin ceplerini tıka basa doldurdu.

Bunun sonuçları olarak, asgari ücret zammı dahil, bütün son ücret zamları sıfırlandığı gibi, emekçilerin satın alma gücü artmadığı gibi büyük kayıplara uğradı. Artık mevcut ücretlerle geçinmek kesinlikle mümkün değildir. Bunu artık son haftalarda her gün somut olarak görmeye başladık.

4 Ocak günü Trendyol emekçileri 2 günlük kararlı bir eylem sonunda patrona geri adım attırarak taleplerini kabul ettirdiler ve istedikleri zammı elde ettiler. İşte yaşadığımız işçi sınıfının öfkesinin her gün arttığı ortamda bu başarılı eylem bir kıvılcım görevini gördü: Neredeyse her gün yeni eylemler ve mücadeleler başladı ve bitmiyor.

Yemeksepeti işçileri Şişli’de iş bırakarak enflasyon altındaki zam teklifini protesto ettiler; Trendyol ve Hepsiburada kuryeleri mücadeleyi başlattılar… Alpin Çorap ve Berr çorap fabrikası işçileri üretimi durdurdu ve 2500TL zam elde ettiler; ardından 5 tane daha çorap fabrikası işçileri greve gitti.

Farplas işçileri işten atılan arkadaşlarının yeniden işe geri alınması için 30 Ocak gecesi fabrikayı işgal ettiler ve polisin müdahale sonucu tutuklandılar ama hepsi de serbest bırakıldı ve mücadele fabrika önünde devam ediyor, attıkları sloganlar ise çok anlamlı; “direne direne kazanacağız, “iş ekmek yoksa barış da yok”.

Digitürk emekçileri, Esenyurt’taki Migros depo işçileri …. Önünde başlattıkları mücadeleyi sürdürüyor. Bu listeyi uzatmak mümkün. Eylemler sağlık sektörüne de sıçradı: 8 Şubat günü de sağlıkçılar tüm ülke çapında bir günlük eylem hazırlıkları yapıyor.

Elektrik ve gaz faturalarına karşı eylemler de şehirden şehre yayılmaya başladı: Artvin ve Gümüşhane’de, Doğubayazıt’ta, hatta Bodrum gibi bir kentte dahi faturaları protesto eylemleri düzenlendi. Özetle işçi sınıfı metal, tekstil, taşımacılık, sağlık, iletişim ve daha birçok iş kolunda mücadeleye başladı. Doğru olanı da budur. Hatta bu eylemler bütün işçi sınıfına yayılıp sınıf mücadelesine dönüşmelidir.

İşçi sınıfı geçmişten de dersler çıkarak düzenle işbirliği içinde olan sendika önderliğine bel bağlamayarak, emekçilere “sakın ha sokaklara dökülmeyin, bu iktidarın işine yarar” diyen Millet ittifakına da güvenmeyerek üretimden gelen gücünü kullanarak hep birlikte eylemlere katılarak, güç dengesini kendi lehine değiştirebilir. İnsanca yaşayabilecek bir ücret ve emeklilik ücretini dayatabilir. Bu ortamda işçi sınıfı ücretlerin otomatik olarak enflasyon oranında artırılmasını, yani eşel mobil ücret uygulamasını dayatmalıyız.

Sakın patronlar ve onlara hizmet eden iktidar “bu mümkün değildir” demesin. Patronların ve devletin kasaları tıka basa dolu. Aksini iddia ederlerse bütün hesap ve belgeleri işçi sınıfının denetimine açsınlar. Zaten doğru olan da budur. 04.02.2022