Yeni ekonomik plan dendi, işçi sınıfının ürettiği zenginlik burjuvazinin kasalarına aktı
Yeni ekonomi modeli, Çin modeli, Türkiye modeli derken sonuçta olan; işçi sınıfının elindekinden, hatta eline geçecek olandan, fakirden alıp zengine vermek oldu. Dövizin dalgalanmasına ve iktidarın açıkladığı düzenlemelere işçi sınıfının çıkarları açısından bakan iktisatçılar, ülke tarihinin en büyük vurgunun yapıldığını hesapladı. Kim vurgun yaptı? AKP çevresindekiler başta olmak üzere tüm burjuvazi sınıfı; banka ve başka finans kurumu sahipleri; bankalarda milyarları olan faizciler ve çevresindekiler yani küçük bir kesim.
Zengini daha da zengin eden para, gökten gelmedi. Bakanın utanmadan, sırıtarak “çarpıldılar” dediği, parası daha fazla değer kaybetmesin, aylık ihtiyaçlarını alabilsin diye aylığından kalanlarla, küçük birikimiyle birkaç günlüğüne dolar alanlardan çıktı, patronların ceplerine aktı. Bakanın söylediği gibi gece yarısı döviz bozdurmaya koşanlar değil, çükü kitleler döviz kuyruğunda değil ekmek kuyruğunda, akşam olmadan döviz alanların paraları yok oldu. Bu vurgun değil mi?
Erdoğan önce üretimi ve ihracatı arttırarak ekonomiyi düzelteceğini söyledi. Bunları gerçekleştirmek için patronlara sermaye lazım dendi. Bu sermaye işçiden kesilecekti ancak o zaman yaklaşan seçim zora girecek. İktidarın yaptığı ücret artışlarının önemli kısmı, devletin kasasından karşılanacak olması bile patronlara yetmedi, hem vurgun yapmaları için ortam oluşturuldu hem de geleceğe dönük kârlarına devlet garantisi verildi.
Patronlar, üretim için yatırım yapacak mı? Tamamen keyiflerine kalmış. Patronlar işçi sınıfının ürettiği zenginliği aralarında paylaşıyor Erdoğan, bunu yasal hale getirip savunuyor. Meydanlarda bağırdığı gibi yabancı sermaye değil, kendisini destekleyen nurjuvazi dahil tüm sermaye sınıfı, bugünü, yetmedi geleceği paylaştı. Yetmezse, enflasyon korumalı hesap gelecek. Patronlar, bu kadar güvenceli, paradan para kazanmak dururken, neden daha riskli olan üretimle uğraşsın?
İktidar, sadece bir kesim patronlara değil, tüm sermaye sınıfının gelecekteki kârına garanti veriyor. Para nereden gelecek; işçi sınıfından, bizden çıkacak. İşte bu nedenle kendisi de bir patron olan bakanın gözlerinin içi gülüyor.
Ekonomiyi yönetmekle görevli olanların, bilerek oluşturdukları, oluşmasına göz yumdukları koşullardan ötürü kitleleri suçlaması, hor görmesi, tam sınıf kinidir. Patron bakan, “büyükler bilir” diyerek sermayenin iktidarla iç içe olduğunu, her şeyi bildiğini söylüyor aslında. Kitlelere anlamadığınız işler yaptınız diyor; vurgun yapmak patronların alanı, uzmanlığı; kitleleri dışarıda kalmaları için uyarıyor.
Patronlar çok mutlu; dolar düştü, kasası para doldu, ülke yansa kârları garantide. Ancak işçi sınıfı açısından hiç de iyileşme yok; ne ucuzlama oldu ne işsizlik azaldı, ne de zamlar durdu. Fabrikadaki, işyerindeki sömürüye, hayat pahalılığı ve işsizlik yoluyla; vergiler yoluyla; kamu hizmetlerinin, sosyal hizmetlerinin kısılması yoluyla, ek bir sömürü daha olacak.
Toplumda hiçbir olumlu işe yaramayan, aksine kendi küçük azınlığı için milyonları sömüren burjuvazi sınıfını, sırtımızdan atmamın zamanıdır. Düzenini, çıkarlarını topluma dayatan siyasetçilerden ve tüm sisteminden kurtulma zamanıdır. İşçi sınıfının bunu yapmaya gücü vardır.
Burjuvazinin kendi çıkarlarını hepimiz için gerekliymiş gibi dayatılmasına karşı çıkıp işsizlik ve pahalılığa karşı kendi taleplerimizi ileri sürmek, bir başlangıç olabilir. (01.01.22)