Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2021 > Sınıf Mücadelesi Sayı: 278 - 4 Aralık 2021 > Güncel...Güncel...Güncel...
Rus devrimi ve kadınların kurtuluşu
Kadınların özgürleşmesi komünist işçi hareketinin mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. İşçi sınıfının ilk büyük çapta iktidara el koyduğu 1917 Rus devrimi, işçiler ve köylüler üzerinde bir kurtuluş rüzgarı estirdi.
1930’a kadar, kadın işçiler ve kadın köylüler tarafından üç ila altı ay için seçilen kadın delegeler, sorunlarını dinlemek için işçileri bir araya getiriyordu; alkolizm, aile içi şiddet, salgın hastalıklara karşı toplantılara katılıp kurumlarda (anaokulları, kreşler, kantinler) kolektif yönetim eğitimine hazırlanıyorlardı. 10 milyon kadının zaman zaman bu şekilde görevlendirildiği tahmin ediliyor.
Yeni hükümet hızla (1920’de); seçme ve seçilme, resmi evlilik, boşanmanın basitleştirilmesi, çocuklar için eşit haklar, evli ya da değil, kadın işçiler için 16 haftalık, ücret, doğum izni, gece çalışma yasağı, ücretsiz kürtaj hakkı tanıdı. O dönemde bu haklar demokratik denen, Avrupa ve ABD’de yoktu.
Lenin’in 1918’in sonunda söylediği gibi: "[...]. Tarihte ilk defa, hukukumuz bir kadını haksızlığa uğratan her şeyi sildi. Doğal olarak yasalar yeterli değil. Çünkü kağıt üzerinde eşitlik ile günlük hayatta gerçek eşitlik arasında bir fark var…”
Lenin 1919’da; kadın iç köle kalmaya devam ediyor, tüm özgürleştirici yasalara rağmen boğuluyor, mutfağa, çocuk odasına bağlıyor, zihin gücü tükeniyor, uyuşturucu görevler kadını aşağılıyor” diyordu.
"Binlerce ve milyonlarca küçük bireysel sağlıksız ve yetersiz donanımlı ilkel mutfakların ve rahatsız edici çamaşır küvetinin yerine örnek kolektif yapılar, mutfaklar, kantinler ve kolektif çamaşırhaneler gerekiyor."
Yenilik, işçi devletinin, başta emekçi kadınların girişimleri sayesinde işleyen, işçilerin elinde bir organ olmasıydı. Ülkenin yoksulluğuna rağmen, birçoğu yaşam biçimini değiştirmeye başladı; toplum konutları, kantinler, kreşler ve anaokulları kurarak kadının özgürleşmesi sağlandı.
Bolşevik Parti, kadınların siyasi eyleme daha fazla katılımı için mücadeleye öncülük etti. "Bu, burjuvazinin devrilmesinden daha zor, daha temel, daha radikal ve daha belirleyici olan bir devrimin başlangıcıdır, çünkü bu bizim kendi rutinimize, rahatımıza karşı bir zaferdir [...kapitalizmin işçiye ve köylüye miras bıraktığı bu alışkanlıklar üzerinden". İşçi ve köylülere geçmişte dini önyargılar, eğitim ve siyasal bilinç eksikliği, özgüven eksikliği miras kalmıştı.
Doğu Sovyet Cumhuriyetlerinde, Sovyetler iktidarı çok eşliliği, çeyiz uygulamasını yasakladı ve feodal ve gerici dini kastları devirmek için kadınların seferberliğinden güç aldı. 1921’de Doğu Komünist Kadınlarının bir kongresinde şunlar söylendi: "Köleler olarak doğduk ve köleler olarak öldük […], bu bizim sonsuz kaderimizmiş gibi görünüyordu […]. Ama sonra, Ekim 1917’de, daha önce hiç görülmemiş bir kırmızı yıldız belirdi ve böylece kadın işçiler ve kadın köylüler devrime katıldı ve devrim, hayatlarını değiştirdi.”
Kırsal kesimde, doğum kontrolü, Sovyet yaşamına katılım, okuma, ataerkil geleneklerle çatışan eylemciler vardı: Bir okuyucu kadın, sosyalist bir gazeteye, kocasının "hakaret ve neredeyse dayaklarla onu bunalttığını" yazdı. O benim çalışmamı istemiyor, sobanın üstüne oturmamı istiyor […] ama ben büyük Ekim Devriminin bir işçisi olmak istiyorum; iyi bir kadın olmaktan bıktım, insan olmak istiyorum."
Sovyetlerin gücü, yasal ve maddi kazanımlarıyla birlikte, milyonlarca emekçi ve köylü kadınını değişim iradesini ifade etti ve yüzyıllardır kadınların yaşamları üzerinde ağırlığı olan gelenekleri baltaladı.