Seç, seç, beğen
Demokratik hakların neredeyse yok edildiği bu günlerde anayasa bolluğu var. AKP’den önce MHP, ardından CHP ve İYİ Parti kendi önerilerini açıkladı. Anayasanın tümden değişmesinden, yönetim sistemi gibi bazı yönlerinin değiştirilmesine kadar, öneriler havada uçuşuyor. Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun “güçlendirilmiş parlamenter sistem” önerileri, aynı değil. İlk seçimde mevcut sisteme karşı çıkan muhalefet liderlerinden biri seçilirse, sistemi değiştirecek. Böylece her şey güllük gülistanlık olacak.
Muhalefet partileri, ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlardan Erdoğan’ın kişisel iktidarını sorumlu tutuyor. Sanki Erdoğan vazgeçse sorunlar bitecek. Erdoğan’ın kişisel yönetim kurduğu, bir gerçek. Tüm sistemi değiştirmesi, geniş kitle desteği sayesinde ve uzun yıllar aldı. Tekrar yeni bir sistemin inşası da yıllar alacak; oysa dayanılmaz aşamaya gelen sorunlar birikti. Siyasilerin, sistem oluşturmasını kim bekleyebilir?
Erdoğan, tek elde toplanan güçlü iktidarın “Türkiye’yi uçuracağını” söylüyordu, milyonlar ona inandı ama Türkiye yere çakıldı. Çünkü sorun şu veya bu sistem değil. Muhalif partiler, aynı kitle desteği olmadan sistem değişikliğiyle uğraşırken, kitleler onları mı bekleyecek?
Muhalefet partilerinin, sistem ne olursa olsan kâr düzeninin kendisinden kaynaklanan eşitsizlikleri, adaletsizliği, işsizliği, hor görmeyi, yetmeyen altyapı ve sosyal hizmetleri, hızla düzeltme olanakları yok. Çünkü parayı elinde tutan, parayı kasalarına akacak şekildeki sisteme kimseyi yaklaştırmayan patronlar buna izin vermez. İşte buna çözümleri olmadığı için hem inandırıcı değiller, hem de göstermelik hedeflerle destek arıyorlar.
AKP iktidarının en demokratik olduğu dönem 12 Eylül darbe anayasasıyla geçti; en baskıcı dönemi de parlamenter sistem varken başladı. Kitleler, sisteme değil, “yapacağım” dediklerine baktılar ve yapabileceğine güvendiler. İşte bugün de gerekli olan budur. Kitleler, başka birinin değil, doğrudan kendisinin yapabileceğine güvenmeli. (28.05.21)