Millet İttifakı işçi sınıfı için bir çözüm olabilir mi?
Erdoğan’ın AKP iktidarı artık her geçen gün çürüyerek yıpranırken CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Millet İttifakı ve onu destekleyen çevreler ile medya, ittifakı bir “ümit”, bir çözüm olarak önümüze sürüyor.
AKP’nin önderliğindeki Cumhur İttifakı, tartışma götürmez bir şekilde işçi sınıfı ve yoksul kitlelerin düşmanıdır. Mafya olaylarının da canlı bir şekilde gündeme getirdiği gibi, çürüyen ve pis kokular saçan ve halkı her geçen gün yoksulluk ve sefalete sürüklemeye devam edip patronların ceplerini doldurmaya devam ediyor. Ama biz emekçilere “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyatı yapan Millet İttifakı ve onu şu veya bu şekilde destekleyen, eski Başbakan Davutoğlu’nun Deva Partisi, eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın Gelecek Partisi veya HDP, bir “kurtuluş” olarak sunuluyor. İşçi sınıfı, geçmiş deneyimlerden dersler çıkararak “ucuz ve kolay çözüm yolu” tuzağına düşmemeli.
Tek tek CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi’ni, Demokrat Parti, Deva ve Gelecek partilerini ve hatta HDP’yi sınıf açısından incelediğimizde aralarında birçok söylem ve tavır farkı görebiliriz. Ancak emekçiler ve yoksul kitleler için önemli olan, aralarındaki farklılıklar, söyledikleri, anlattıkları güzel vaatler ve yaptıkları eleştiriler midir? Örneğin Kılıçdaroğlu’nun son açıklamalarına ve söylediklerine baktığımızda, önümüzdeki seçimlerde Millet İttifakı iktidara gelecek, demokrasiyi geri getirecek ve her şey çok güzel olacak! Hatta Kılıçdaroğlu, kitleleri masallarına ikna edemediğini bildiğinden son konuşmalarını hep yeminle bitiriyor.
Yeniden bir defa daha “güzel vaatlerin, güzel lafların” kurbanı olmak istemiyorsak ve gerçekten bir kölelik ve sömürü düzeni olan patronlar düzenine son verip “herkesin insanca yaşayabileceği” bir düzen kurmak istiyorsak biz emekçiler, üretimden gelen gücümüzü kullanıp, kendi sorunlarımızı çözmek için, “bir ulu kurtarıcı” beklemeden, elimizi taşın altına koymalıyız. Bunun gerçekten bir gereklilik olduğunu ve başka hiçbir seçeneğimiz olmadığını Millet İttifakı siyasetine bir göz attığımızda somut olarak görebiliriz.
Millet İttifakının temel siyasetinin çözümsüzlüğü
Millet İttifakı ve liderleri Cumhur İttifakını acımasızca eleştiriyor, hatta bolca “kayık dövüşü” yaparak bir birlerine sataşarak ağır ithamlarda bulunuyorlar. Ve tüm bunları kullanıp biz emekçilere ve yoksullara “bakınız bizler bu iktidara ne kadar sert çıkışıyoruz” görün ve seçimde bize oy vererek bizi iktidar yapınız diyorlar. Millet İttifakı seçimleri kazansa ve iktidar olsa hangi siyaseti uygulayacak? Detaylarını bilemesek söylediklerinden ve geçmişte yaptıklarından genel olarak tahmin etmek zor değildir.
Bu toplumda her şeyi üreten işçi sınıfıdır. Ama bu zenginliklere bizi sömüren patronlar ve onlara hizmet eden iktidarlar el koyuyor. İşte esas mesela da burada; eğer bir parti veya ittifak, emekçileri temel alarak banka sistemini, üretimi, toplumun genel çıkarları açısından örgütleyip, işsizliğe son vermek için mevcut iş imkanlarını tüm emekçiler arasında, hiçbir ücret kaybı olmadan paylaşmayı, toplumun sağlık, eğitim, ulaşım ve genel yaşamını, bir avuç para babasının değil de herkesin mutluluğu için kullanmayı amaçlamıyorsa sonuç itibarıyla patronlar düzenine hizmet eder.
Meseleye bu açıdan baktığımızda Millet İttifakının “eğer biz iktidara gelirsek, üretime, bankalara ve tüm karar mekanizmalarına emekçileri seferber ederek onlarla birlikte, patronlardan gelebilecek tüm engelleri aşarak, toplum çarkını bir avuç mutlu azınlık için değil tüm halkın isteklerini, ihtiyaçlarını karşılayarak onların mutluluğuna katkıda bulunmak için gerekeni yapacağız, dediğini duydunuz mu, gördünüz mü? Hayır. İşte bu nedenle Millet İttifakından emekçilerin ve yoksulların haklarını savunup sömürü düzenine karşı gelmelerini beklemek, “ölü gözünden yaş beklemektir.”
Yaşadığımız ekonomik kriz ve salgın şartları çok feci ama yine de bizler için tek çözüm, üretimden gelen gücümüzü kullanarak bu köle düzenini değiştirmektir. (30.05.21)