Yeni vergiler kimin için?
İktidar ve iktidarın atadığı bürokratlar, iyileşme rakamları açıklasa da iş yerlerinde, mahallelerde emekçiler gerçeği yaşıyor.
Kullanılan elektrikten daha fazla üretildiği halde ucuzlaması beklenirken Eylül’de elektriğe enflasyonun çok üstünde bir kez daha %15 zam yapıldı. Fiyatlar çift haneli artarken enflasyonun tek haneye düşmesi, damat bakanın dünyaya göstereceği bir yenilik olarak tarihte geçecek. Zamlar yoluyla emekçilerin cebinden daha fazla para alınıp patronların kârı dengeleniyor.
Yeni bütçede zamların yetmeyeceği görüldüğünden yeni vergiler kondu. Gelir vergisinin en üst dilimine – yılda 500 bin TL ve üzeri kazananları kapsayan – uygulanan oran %35’den %40’a çıkarıldı. Böylece çok kazananın çok vergi ödeyeceği söyleniyor. Ancak önce bu kişilerin “ben bu kadar kazandım” demesi gerek. Hangi patron, vurguncu bunu yapar? Üstelik gelirin bir kısmını vergi dışında bırakmanın yasal bin bir yolu varken.
Yeni vergilerden biri internet reklamlarına geldi; %7.5. Erdoğan istersen oranı %1 indirme ya da %15’e çıkarmaya yetkili olacak. Ayrıca bankalardaki döviz mevduat faizine uygulanan %15 vergiyi iki katına çıkarma yetkisi de veriliyor. Bu yetkilerin neye benzediğini siz biliyorsunuz!
Bir yeni vergi de tüm tatil yerlerinde tatilcinin ödeyeceği konaklama vergisi. Diğeri döviz işlemlerini azaltmak için bu yıl uygulanan kambiyo vergisi %1’den %2’ye çıkarılıp kalıcı hale getirildi. Erdoğan kasalarını tıka basa doldurduğu patronların üretime yatırmayıp borsa, döviz, faiz gibi vurgunlarla kazandıkları paradan, zor günleri için bir damla destek koparmaya çalışıyor. Ancak öte yandan kurumlar vergisi, yani patronların kâr eden şirketlerinin kazançları üzerinden ödedikleri vergi %22 den %18’e indiriliyor. Gelişmiş ülkelerde %26 civarında olan kurumlar vergisi zaten düşükken daha da düşürülmesi niyetlerini anlatıyor.
Mevcut haliyle devlet bütçesine giren her 100 liranın 68 lirası ücretlilerden kesiliyor. Artık bu miktar daha artacak; sonucu emekçilerin yoksullaşması olacak.
Şili’de, Lübnan’da, Irak’ta ve dünyanın başka birçok bölgesinde emekçiler, geçim sıkıntısı nedeniyle meydanları dolduruyor ve eylemler düzenliyor. Türkiye’de de her an olabilir. Tarih bize o an geldiğinde hazırlıklı olmamızı öğütlüyor. Yoksa geçmiş isyanlarda olduğu gibi bu fırsatta avuçlarımızdan kaçar. (30.10.19)