Ekonomik krizin gölgesinde seçim işsizliği, pahalılığı, hiç bir sorunu çözmeyecek
Seçim tarihi yaklaştıkça, siyasi parti yetkililerinin ve adayların, seçilmek için söyledikleri tehditler, hakaretler, saçmalıkları ve boş vaatleri, karşılıklı olarak ortaya dökülüyor. AKP, Yozgat yöneticilerinin, “... her fabrika ak partinin, işe biz alırız” sözleri çarpıcı bir örnek.
Tanzimi eleştiren CHP yönetiminin, kimsenin yardıma muhtaç olmayacağı bir düzeni nasıl kuracaklarını söylememesi de başka bir örnek.
Bu düzende seçim, tüm sorunların, anlaşmazlıkların, çözümü olarak gösteriliyor. Kitlelerin iki temel sorunu yani işsizlik ve geçim sorununda, hiç bir siyasi partinin çözümü yok. Üstelik Erdoğan, daha önce yaşadığımız gibi seçim sonuçlarına uymuyor, seçimi kendine uyduruyor. Adaylıkların engellenmesi, kayyum ataması tehdidi, tüm muhalefeti terörist ilan etmesi, bu sürecin çoktan başladığının işaretleri.
Siyasi iktidar, seçimle en iyi ihtimalle 4,5 yıl için kendini onaylatacak. Bu amaçla, genel seçim havasında sandığa gidilmesi isteniyor. Amaçlanan ne olursa olsun, Erdoğan ve partisi, yıpranma sürecinde ve ömrünü, gittikçe daha şiddetli hissedilen ekonomik kriz belirleyecek.
AKP iktidarı, bir süre Rusya ile yakınlaşması ve kendisini destekleyen burjuvazinin çıkarlarını fazla öne sürmesi nedeniyle ABD’den ve AB’den destek görmedi. Ancak hem yüksek faiz ödeyerek yabancı sermayeyi çekmeyi başardı hem de Suriye’de ve tüm bölgede, ABD’nin çıkarları eksenine çark ederek siyasi destek almayı başardı.
Ancak tüm bunlar, sosyal yardımla yaşayan milyonların, geçinemeyen emeklilerin ve asgari ücretlilerin temel sorununu çözmüyor. Ekonomi daraldıkça, bu kesimlere giden miktar her geçen gün biraz daha kısılıyor. Çünkü patronlar, kârlarına dokunulmasına asla izin vermiyor. İşte bu nedenle aldığı desteğe rağmen, AKP yıpranmaya, sorunları geçiştirmeye, baskıyla, yalanla üstünü örtmeye devam ediyor.
Bir yerden sonra, bunların hiç biri işe yaramayacak. Kitleler, yaşadıklarına isyan edecek. İşte o zaman yine “seçim” yapalım, denecek. Seçim, iktidara duyulan güven düştüğünde, çözüm olarak gösteriliyor, güven kazanıldı, deniyor. Gerçekte değişen olmuyor; en temel sorunlar seçimin ertesi günü, sonraki günler de aynen sürüyor.
İktidarı ve muhalefetiyle, ekonomik krizin ve onun da ötesinde düzenin sorunlarını yaşayanlara, kendi sorunlarını çözme olanağı vermemek için düzeni savunan partilere yönlendirilip seçim yapılıyor.
Birçok işçi, işyerlerinde sorunları etrafında doğrudan birlik olup çözüme ulaşma deneyimi yaşamıştır. İşte bunu daha üst düzeyde yapmak gerekli, mevcut siyasi partiler hiç bir çözüm üretmiyor, bir işe yaramıyor. Çünkü emekçiler bu partilere üye olsa da, aday belirleme sürecinde gördüğümüz gibi onların denetiminde değil, en tepedekilerin emrinde.
Seçimde işçi sınıfının ve tüm emekçilerin örgütü olan, sesini duyuran, sorunlarını kendine sorun edinmiş bir parti veya aday yok. Böyle bir ortamda emekçiler seçime bir çözüm olarak değil, iktidara hatta düzene duydukları öfkeyi göstermenin bir yolu olarak bakabilir. Çözüm bir gün oy vermede değil, her gün örgütlenmede. (04.03.19)