Emperyalizm yeni anlaşmazlık ve çatışmalara hazır
Trump, 8 mayısta Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2015 yılında imzalanan İran’nın nükleer gücüyle ilgili anlaşmadan çekildiğini açıkladı. Anlaşmayı iptale zorlanan İsrail hükümeti, bu açıklamanın üzerinden iki gün geçmeden, Suriye’de İran kuvvetlerine karşı büyük ve geniş bir bombalama operasyonu yürüttü. Bu belki de, ABD tarafından desteklenen İsrail devletiyle İran’ı doğrudan karşı karşıya getiren yeni ve açık bir çatışmanın başlangıcıydı.
Trump’ın politikası, kaba saba tweetlerin, abartılı sözlerin ve kendinden önceki Obama’nın tam aksine davranmaktan sinsice bir zevk almanın ötesinde, Amerikan emperyalizminin politikası. Yani bu politika, “İran, İran, İran” diyerek üç sorunu olduğunu sürekli tekrar eden Silahlı Kuvvetler Bakanı Avigdor Liberman olan İsrail hükümetiyle uyum içinde İran’ı zayıflatmaya girişmek üzere çark eden Amerikan emperyalizminin politikasından ibaret.
İsrail başbakanı Netanyahu, Birleşmiş Milletler’de, önceden Bush tarafından savaşını meşrulaştırmak için ileri sürülen kitlesel imha silahları üzerine söylenen yalan gibi, sözde İran tarafından anlaşmaya uyulmadığı iddialarını ortaya attı. Buna bir de İran’ın etkisini kısa zamanda yok etmek isteyen ABD’nin diğer müttefiki, Suudi Arabistan’ın baskıları ekleniyor.
Ortaya konan bahis öylesine büyük ki, İran bahane edilerek Suriye rejimi ve Rusya da hedef alınıyor. Bu koalisyon halindeki üç güçlü devlet, IŞİD’in ve diğer cihatçı grupların bölgede yol açtığı istikrarsızlıkla savaştıklarında, ABD ve Fransa dahil olmak üzere diğer emperyalist güçlere hizmet ediyorlardı.
ABD Beşar Esad’ın Suriye rejiminden kurtulmayı düşündükten sonra, daha iyi başka bir seçeneği kalmadığı ya da geçici bir süre için bu rejimi kabul etmişti. Bugün ABD için sorun olan, Suriye’de on binlerce kişinin ölümüne neden olan bir diktatörün bulunması değil, onun iktidarda kalmasını sürdürmesine İran’ın gücünün eşlik etmesi ve bölgede Rusya’nın etkisinin daha da artması.
İsrail, bu konuda Suudi Arabistan’a katılıyor ama aynı zamanda birçok Arap devletiyle birlikte İran’ın Suriye’de, Irak’ta, Lübnan hatta Yemen’e kadar olan topraklara yerleşmesine ve etkisini artırmasına karşı çıkıyor, bunu kınıyor. Bu durum, Rusya ve onun müttefiki İran gibi herhangi bir başka güçlü devlet tarafından rahatsız edilmeden bölgeyi egemenliği altına almak isteyen ABD’nin hedefleriyle çatışıyor.
IŞİD tarafından kontrol edilen bölgelerde yaşamak zorunda kalan nüfusun gördüğü kabus henüz bitmişken, yeni bir savaşın baş göstereceği görülüyor. Özellikle 1967 yılı haziranında yapılan Altı Gün Savaşından beri İsrail tarafından işgal edilen, Suriye’nin güneybatısındaki Golan tepeleri olmak üzere, bölgenin yeniden tutuşup karışması yangın yerine dönüşme merkezinde olması, üstelik bunun sadece bir başlangıç olması tehlikesini içeriyor.
Bu, bir kez daha, Ortadoğu’da yeni bir istikrarsızlığın, hatta yeni bir savaşın kaynağı olabilecek ABD hükümetinin kararı. Trump, burada açıkça emperyalizmin doğasının ne olduğunu gösteriyor. Ortadoğu’ya hakim olmak ve bölgeyi tümüyle egemenliği altına almak istiyor.
Bazen Suriye, Irak, hatta İran, onun da ötesinde aslında Rusya dahil sadece ABD emperyalizmine hizmet etmek isteyen rejimlerle uzlaşmayı kabul edebiliyor. Aynı zamanda, bu rejimleri kendi öz çıkarlarını savunması anlamında, kendilerine başka müttefikler aramakla bu nedenle de inandırıcı ve güvenilir olmamakla yargılıyor. Aynı zamanda eğer mümkün olsa, yeni bir savaşı tetikleyecek bile olsa, onları alaşağı etmekten çekinmeyecek.
Trump’ın duyurusu aynı zamanda yeni büyük bir savaşı mı, yoksa palavra bir yiğitlik taslamak mı? Bu açıklama her durumda, emperyalizmin, ne pahasına olursa olsun kendi egemenliğini dayatmaya hazır olduğunun bir göstergesi. LO (16.06.18)