Vergiler ve zamlar işçilerden alıp patronların kasalarını yeniden doldurmak için
Üç bakanın birlikte açıkladığı, önümüzdeki yıl uygulanacak olan vergi artış oranlarını soran gazeteciye başbakan, “MTV müzik televizyonundan mı bahsediyorsunuz? Onunla bizim alakamız yok” diye cevap verdi. Bir gün önce de “ihtiyaç var” diye zammı açıklayan bakanlarını savunmuştu. İki gün geçmeden, cumhurbaşkanı çok buldu, düşürmeye çalışıyoruz dendi. İşte milyonlarca işçinin, memurun alım gücünü düşürecek, toplu sözleşme zamlarını sıfırlayacak, esnafı zorlayacak zamlar böyle kararlaştırılıyor.
Basında %40 olarak açıklanan araç vergisi ön planda tutuldu. Ancak esas vurgun, ücret ve maaşlardan kesilen vergilerin artırılmasında. Ücretliler, hem aylıklarından yapılan gelir vergisi kesintisiyle hem de aldıkları her ürüne ödedikleri vergi ve KDV ile iki kez soyuluyor.
Artışların gerekçesi savunma sanayisinin ihtiyacı imiş. Ne oldu “komşularla sıfır sorun” siyasetine? Milyonlar Erdoğan’a bu siyaset için, refah için, Kürt sorununu çözmesi için oy verdi. Şimdi birinin değil hepsinin tersine hareket ediyor. Üstüne utanmadan başkan olmak için oy istiyor.
Suriye’de el Nusra ile IŞİD ile kol kola girip Esad’ı indirmek için milyarlar döken onlar değil mi? Başaramayıp Kürtler güçlenince, “benim Kürt vatandaşım” dediklerini katletmek için mahalleleri ablukaya alıp insanlar içerdeyken yakıp yıkan, yine onlar değil mi? Rusya’ya böbürlenirken eline düşen, kullanamayacağı füzelere milyarlar ödemek zorunda kalan da kendileri değil mi?
Tüm bu siyasetler, gökten inmedi, adım adım oluşturuldu. Belki bir kısmı dayatıldı ama bizlere sormadan hep kendileri seçtiler. Sonra da en doğrusunu yaptıklarını savudular. Niye onların yaptıklarının bedelini biz ödeyelim? İzledikleri siyasetlerin, yaptıkları yanlışların iyi sonuçları kendilerine, kötü sonuçları işçilere, yoksullara, köylüye mâl ediliyor.
Para lazımsa, bankalar yıllardır kâr patlaması yapıyor, kasaları doldu taştı, onlardan alınsın. Hani faiz lobicileri var ya, işte onlardan. Arabasıyla işe giden, işini yapandan değil, yıllardır işçisinin sırtından üretim ve satış rekorları kıran otomotiv sanayisinin büyük patronlarından alınsın. IŞİD’den ucuza petrol alan, Irak Kürdistanı’ndan gizli anlaşmayla petrol alıp dünyaya satan, herkesin tanıdığı kaçakçı patronlardan alınsın.
Söylenen gerekçeler doğru değil. Evet, Kürtlere karşı savaşta, Suriye’deki savaşta çok harcama yapıldı, yapılıyor. Bunlar için para lazım. Ancak savaşa mecbur değiliz. Savaşı kim istiyorsa, bedelini onlar ödesin.
Savaşın masraflarından öte daralan ekonominin batmaması için devlet kasasından patronlara dağıtılan paranın neden olduğu sorunlar var.
Patronlara bol kepçeden verilen para, hiçbir şart getirilmediği için üretime değil, dipsiz kuyuya gitti. Kimi kişisel zevklerine harcadı, kimi dövizle vurgun yapmaya; kimi de paralarını yurt dışına çıkardı. Şimdi bu para ne üretimden geri dönüyor ne de işsizliği azaltıyor. Ancak patronlar, üretim için, mallarını satmak için yine para istiyor. Kasaları yine doldurmak gerek.
Siyasiler, bu yılın başında gelecek yıl çok iyi olacak diyordu. Şimdi, sonraki yıl iyi olacak demeye başladılar. Bu masalları, inanmadığımız halde, daha fazla dinlemeye gerek var mı? (04.10.2017)