Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2016 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 213 - 4 Mart 2016 > Anma... Anma... Anma...
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, mücadeleye çağırıyor
Dünya Emekçi Kadınlar günü, artık yeni haklar için bir mücadele ve anma gününden öte kadınların yaşadığı ve karşı karşıya olduğu acıların ve tehlikelerin gündeme geldiği bir gün haline dönüştü.
Eskişehirde, lise son sınıf öğrencisi Cansu’nun, öğretmenini tecavüzünden sonra canına kıyması, Özgecan’dan sonra artan tepkilere rağmen, kadına yönelik örgütlü erkek şiddetinin hiç de gerilemediğinin en son göstergesi oldu.
Özgecan can çekişirken, bir erkek ceza almasın diye babası ve en yakın arkadaşı; Özgecan’ı bıçakla öldürmesi, parmak uçlarını yakıp kesmesi, ormana götürüp atması için akıl vermiş, bıçak ve benzin getirmişlerdi. Hiç biri Özgecan’ı hastaneye yetiştirmeyi düşünmedi. Aynı durum Cansu’nun ölümünde de geçerli. Okul müdürü, iki müdür yardımcısı ve iki rehber öğretmen, yetkileri ve görevleri olduğu halde bir erkek ceza almasın diye saldırıyı haber vermediler.
Kadın ve çocuklara yönelik bu ölümcül erkek dayanışması, sadece yasalardan, yasaların uygulanmamasından değil, eğitimden televizyon dizilerine, iş yerlerinden sokağa kadar her yerde tekrarlanıyor, sürekli gündemde tutuluyor. Saldırıya uğrayan, mağdur kadın ve çocukları suçlu gösterecek gerekçeler bahaneler üretilmesi de başka bir yönü. Diğer bir yönü de Cansu’nun arkadaşlarına anlattığı saldırıyı, ailesine anlatamamasında kendini gösteriyor. Çocuklar, kadınlar, namus, gelenek, ahlak adı altında gerici fikir ve kurallarla boğuluyor, sorumlu tutuluyor.
“Özgecan yasası” olarak adlandırılan, erkekleri sözde “iyi halden” ceza indirimiyle ödülendiren yasayı çıkarmayan hükümetin, bir tek kılı, teni görünmemesi için sıkı sıkıya örtünen ve giyinen “aileden sorumlu” bakanı, sanki hükmü geçiyormuş gibi Cansu’nun katiline indirim yapılmayacağını söylüyor. Kim inanır!
8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar günü olarak anılmaya başladığı yıllarda ve sonrasında kadınlar, haklarını ilerletmek için mücadele içerisindeydi. Çalışma saatleri, ücret, örgütlenme, eşit haklar, siyasete katılım, kürtaj ve başka sorunlarına ilişkin önemli mücadeleler ve sonucunda haklar kazanıldı. Bugün ise kadınlar, çok daha kötü bir konumda. Köle pazarlarında satışa çıkarılıyor, cariye olarak elden ele geçiyor, para karşılığında evlendiriliyor, tecavüz dahil cinsel saldırıya uğradığı için yine kendisi suçlanıyor, göç yollarında ömür tüketiyor...
İyi bir iş, iyi bir ücret, bağımsız bir yaşam, milyonlarca kadın için ulaşılmaz bir hayal oldu. Gerici koşulların içindeki kadınlar, yaşam mücadelesi veriyor.
Tüm bu kötü koşullar karşısında sızlanmak hiç bir şey getirmiyor. Her şeye rağmen kadınlar için mücadeleden başka yol yok. Eğer kadınlar, daha geriden ve daha zor koşullardan olsa da mücadele etmezse, hiç kimse onlar için bir şey yapmayacak.
8 Mart bu gerçeği, tarihiyle hatırlatıyor.