4 yıldır süren savaş kitleler için büyük bir felaket
4 yıl süren bir savaştan sonra kitleler bir yandan Şam ve büyük kentleri denetim altında tutmaya devam eden diktatör Başar el Esad’ın ordusu ve diğer yandan ise ülkenin diğer bölgeleri farklı İslamcı gruplar arasında adeta eziliyor. Bu gruplar da bazen herkes kendi hesabına bazen de biri birlerine karşı hareket ediyorlar.
Ülkenin en önemli yerleşim yerleri silahlı çatışmaların, bombardımanların ve bunların sonucu olarak insanların evlerini terk etmeleri nedeniyle giderek karanlığa büründü. Uydu görüntüleri Suriye hava sahasındaki gece ışıklarının Mart 2011’den bu yana %83’lük bir azalma kaydettiğini gösteriyor.
Bu savaş, 220 bin kişinin canına mal oldu ve de sağlık sistemi tamamen çöktü. 2010 yılından bu yana acil sağlık hizmetleri veren merkezlerin yarısından fazlası kapandı. Çocuk felci gibi artık yok olduğu bilinen bazı hastalıklar yeniden ortaya çıkıyor. Kapılarını kapatan hastanelere ve okullar da ekleniyor.
Örneğin çocukların yüzde ellisi artık okula gidemez durumda. Temel gıda maddelerindeki feci zamlar, giderek artan işsizlik ve göç etmek zorunda kalan insanların neredeyse tüm varlıklarını yitirdikleri için artık Suriyelilerin beşte dördü yoksulluğa sürüklenmiş bulunuyor.
Toplam 21 milyon nüfusun 4 milyona yakını göç etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletlerin Göç Komiserliği (HCR) verilerine göre artık dünyada en çok göçmeni olan ülke Suriye.
Aslında Batılı diplomatlar tarafından çizilen tablo eksik. Tabloda esas suçlular yok.
Şimdi Esad, emperyalist güçler tarafından hedef gösteriliyor ama önceleri, onların en yakın müttefiki ve Ortadoğu’daki düzen koruyucularının başında geliyordu. Örneğin 2008 yılında Fransa’nın ulusal bayramı 14 Temmuz askeri törenine Sarkozy’nin davetlisi olarak yanındaydı. O günlerde Suriye’de ceza evlerinin tıka basa dolu olması, muhaliflerin sürekli işkence görmesi ve hatta katledilmesi bir sorun olarak görülmüyordu.
2011 yılında, Arap dünyasında kitlesel protestoları başlayınca Suriye de etkilendi. İşte emperyalist liderler, bölgede müttefikleri olsa da, belirli ilişkileri hoş olmadığından Suriye rejimini devirmek için bunu bir fırsat saydılar. Amaçlarına ulaşabilmek için bazı silahlı muhalif grupları desteklediler. ABD, Fransa, Katar, Suudi Arabistan taraftarlarını silahlandırıp Suriye rejimine karşı saldırttılar.
Ancak bu sözde kurtuluş çetelerinin diktatörlük rejimin silahlı güçlerinden kalır yanları olmadığı ve kitlelere karşı da davranışları aynı olduğu açıkça ortaya çıktı. Aradan geçen 4 yıllık iç savaştan sonra ölü sayısı binlerce, yıkımların sayısı ise belli değil ve tüm bunların sonucu olarak kitleler feci bir felaket yaşıyor ve de İŞID giderek güçleniyor.
Bugün ise artık bütün Ortadoğu’ya yayılmakta olan feci felaket karşısında ABD diplomasisi yeniden Esad rejimi ile anlaşmaya hazır olduğu sinyalleri veriyor. Fransa ise buna karşı gibi görünüyor ama zaten bu konuda Fransa’nın bir etkisi yoktur. Ancak artık felaket açıkça ortada ve Batılı müdahaleler yüzünden bütün bölge alevler içerisinde. Bir yandan diktatörlükler denge sağlamaya çalışırken diğer yandan farklı rakip silahlı çeteler, belirli bölgelerde hakimiyet kurup kitleleri terörize ediyor. LO (27.03.2015)