AKP-Gülen kavgasında yolsuzluklar örtülüyor! Emekçiler açısından yeni bir şey yok!
Gülenciler ile AKP arasındaki savaş şiddetlendi. Daha önce polis, idari ve yargıdaki bürokratlara yönelik operasyon ve değişikliklere şimdi, medyadakiler eklendi. Gülencilerin, tasfiye etmek istediklerine karşı kullandıkları yöntemlerin aynısı, şimdi onlara karşı yapılıyor: Hepsi “terör” suçlusu ilan edildi, uydurulmuş deliller, medyada aşağılama ve yönlendirme kampanyası, uzun gözaltı ve tutuklamalar...
AKP hükumetlerinin başlangıcında, şimdi “paralel yapı” denilen Gülen tayfasıyla arası çok iyiydi. Polis örgütü içinde, yargıda, eğitim sistemi içinde rakipleri temizleme ve kendi siyasetlerini uygulamak için birlikte çalıştılar. Özellikle AKP’nin hedefi olan ordunun, generallerin geriletilmesi, eğitimde gericileşme, Kürt sorunun çözümünde engel olan polis içindeki milliyetçi ağırlığın dağıtılmasında, Gülencilerin AKP için çalışmasıyla büyük başarı elde edildi.
Gülenciler, yıllar öncesinden, özellikle yoksul Afrika ülkelerinde açtıkları; siyasi yöneticilerin ve zenginlerin çocuklarına yönelik okullar yoluyla, bu ülkelerde önemli bağlantılara sahipti. Bu bağlantıları, AKP’yi destekleyen sermaye çevresine iş ilişkileri kurmak için kullandılar. Böylece batıya gidemeyen sözde “islamcı” sermaye, doğuya gidip tatlı vurgunlar yaptı, palazlandı. Bu ilişki, Gülencilerin devlet kadroları içinde yerlerini ve etkilerini arttırdı.
Kendini daha güvende ve güçlü hisseden Gülen, gittikçe daha fazla kendi siyasetini dayatmaya başladı. Kürt sorunun çözümünde, Suriye ile izlenecek siyasette, İsrail ve ABD ile ilişkilerde, AKP ile Gülen’in siyaseti aynı değil. Adım adım başlayan ayrılık, Erdoğan’ın ve bakanlarının yolsuzluklarının ortaya dökülmesi sonrasında bugün Gülencilerin tamamen etkisizleştirilmesi aşamasına geldi.
AKP ile Gülen, aynı paranın iki yüzü gibi. İkisi de aynı gerici, işçi düşmanı siyaseti savunuyor. Her ikisi de “temiz” olduğunu söylüyor, kendisinin en iyi müslüman olduğunu, karşısındakinin dini kullandığını iddia ediyor. Ancak iki tarafın sözde uzmanları, medya organları, her zaman patronların kâr düzenini savundu. Mücadele eden işçileri, gençleri ya görmezden geldiler, ya da “terör” suçlusu ilan ettiler. Kitleleri bölmeye yarayan her tür ayırımcılıkta; Kürt, Ermeni, Alevi düşmanlığında, birbirlerinden aşağıda değiller. İşçi düşmanı yasalar çıktığında, işçi haklarına uyulmadığında, asgari ücrete düşük artış yapıldığında, memurlara göstermelik zamda anlaşıldığında, aralarında hiçbir ayrılık çıkmadı.
Erdoğan, “devleti ele geçirdiler” diye suçlayarak, kendisinin ve bakanlarının yolsuzluklarının üstünü örterken kitleleri, “paralele yapıya” karşı mücadelede kendisine destek vermeye çağırıyor. Yani emekçilerin, kendilerini bu ağır, ölümcül, karşılığı ödenmeyen çalışma koşullarına mahküm eden bu düzeni sürdüren devleti ve hükumeti desteklemeye ve korumaya çağırıyor. Üstelik Gülencilere devlet içinde “paralel yapı” oluşturacak olanakları, geçmişte kendileri verdiği halde!
İktidar ortaklığı bozulup birbirlerine düşenler; emekçiler, kadınlar, gençler ve tüm ezilenler için savaşmıyor. Aynı siyasetin farklı yönleri, farklı uygulayıcıları olmak için savaşıyor. Üstelik, en önemli sorunmuş gibi sürekli gündemde tutup emekçilerin gerçek sorunları; artan işsizlik ve yoksulluk, hayat pahalılığı, gelir adaletsizliği, madencilerde patlayan işsizlik, ölümcül çalışma koşulları gibi gerçek sorunlar geçiştiriliyor. (01.01.2015)