Petrol fiyatlarının düşüşü ekonomik eşitsizliği arttırıyor
OPEC’in (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) üretimi kısmama kararıyla, Türkiye’nin satın aldığı petrolün fiyatı 2009 yılından bu yana en düşük düzeye indi. Petrol, yarı yarıya ucuzladı. Ancak Türkiye’de benzinin satış fiyatı, sadece %16 düştü.
Haziran 2014’te petrolün varil fiyatı 115 dolara çıkmıştı. Türkiye’de benzin, Norveç’i de geçip dünyanın en pahalısı olmuştu. Şu an petrol 63 dolar civarında olmasına rağmen benzine 8-15 kuruş arasında indirim yapıldı.
Petrol fiyatı yarı yarıya düşmesine rağmen, enerji iş kolunun güçlü patronları, arttırdıkları hızla, fiyatı düşürmeye razı gelmiyor. Sözde “pazarda” ayarlanması gereken fiyat, gelen tepkiler üzerine enerji bakanının açıklaması sonucunda, kuruş kuruş olsa da indirildi.
Ancak indirim, fiyat artışının yarattığı etkiyle aynı oranda ve yaygınlıkta değil. Ulaşımda, ne elektrikte, ne de ısınmada indirim yapılmadı. Devlet de aynı kafada olduğu için emekçilerin geçim derdi değişmedi.
Patronlar, doların yükselmesini bahane ediyor ya da vergileri ileri sürüyor.
Petrol ucuzlayınca, dolara olan talep artıyor ve döviz kurları yükseliyor. Döviz yükselince, patronlara ve hükumete zam gerekçesi oluyor. Böylece sevinilmesi gereken ucuzluk emekçiler için eziyete dönüyor.
Öte andan her 100 liralık benzinin yaklaşık 65 lirası vergi, oysa temmuzdan önce vergi tutarı 58 liraydı! Devlet 2014’ün ilk on ayında akaryakıt ve doğal gazdan 37.7 milyar lira gelir elde etti. Bu, petrol fiyatlarının yüksek olduğu geçen yılın ilk on ayıyla neredeyse aynı. Hükumet, vergiyi asgari ücret, sağlık hizmeti için kullanmıyor, para yine patronlara dönüyor.
Petrolün ucuzlaması, patronların olduğu kadar devletin kasasını da şişiriyor. Ortalama varil fiyatını 65 dolar alırsak, 35 dolar düşük fiyat, devlet kasasından masrafı 15,5 milyar dolar tutarında düşürecek.
Türkiye, Ortadoğu’ya bu kadar yakın bir ülke olmasına, Emirler, Şeyhlerle birçok ticari ilişkisi olmasına rağmen dünyada en pahalı akaryakıt satışı yapan ülkelerden. Bir de Reza Sarraf aracılığıyla olduğu gibi İran’dan ve Irak’tan gelen ucuz petrolü düşündüğümüzde, bu pahalılığı insan aklı almıyor.
Petrol fiyatındaki düşüş, açlık sınırında yaşayan 3.5 milyon insan ve yoksulluk sınırında yaşayan 13 milyon insan için soğuk kış aylarda ufak da olsa bir iyileşme sağlayabilirdi. Ancak böyle bir şey olamıyor çünkü patronlar ve siyasi düzen el birliği içinde kitleleri soymaya devam ediyor.
Biz emekçiler, fiyatları denetleyecek ve kendi çıkarlarımızı savunacağımız bir örgütlenme oluşturmadıkça, hiçbir değişiklikten yararlanamayacağız. (29.12.2014)