CHP, olağanüstü kurultayı ve işçi sınıfı çıkarları…
CHP’nin Mart ayındaki belediye seçimlerinde ve de Ağustos ayındaki cumhurbaşkanı seçimindeki başarısızlıkların ardından, parti içindeki çalkantılar, hat safhalara çıkıp 5-6 Eylül olağanüstü kurultay kararı ile sonuçlandı. Şu anda parti içi muhalefette öne çıkanlar, Muharrem İnce etrafında toplananlar.
Muhaliflerden bir sürü eleştiri geliyor… ama temel eleştiriler, CHP yönetiminin bir türlü “işe yarayan, etkili” bir “siyaset” bulup yeniden iktidar olamaması ekseninde yoğunlaşıyor. Kimileri CHP’nin “esas Sosyal Demokrat” çizgisini ön plana çıkarmadığına, kimileri esas “ulusal, milliyetçi “ çizgini temel almadığına, başarılı olamadığına vurgu yapıp kendi doğrultularında yeni bir siyasetin mutlaka gerekli olduğunun altını çiziyorlar.
Bu olağanüstü kurultaya sebep olan Muharrem İnce ekibi, Muharrem İnce ağzından partiye bir sürü eleştiri yapıp kendileri kurultayı kazanırlarsa “parti içi demokrasiyi” gerçekten uygulayacaklarını, “Türkiye’yi rayına oturtabilir” umutları olduğunu açıkladı ve de Muharrem İnce “ben iktidar vaat ediyorum, umut olacağım” deyip, “700 oyla genel başkan seçilirim” diye kestirip attı. Sonra da sıra ile “Başbakan Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve de AKP’yi silip süpüreceğini” anlatıyor.
Hatırlanacağı gibi eski genel başkan Deniz Baykal’ı deviren Kılıçdaroğlu ekibi de Baykal ekibini devirdikten sonra “halka” , “çok, çok büyük vaatlerde” bulunup “ büyük ümitler” yaratmıştı! Kılıçdaroğlu ekibi altındaki CHP’nin siyaseti ve sonuçlarına kısa bir göz atmak bile CHP’nin sadece ve sadece burjuva sınıfına hizmet verdiğini ve de kitlelere ve Kürt yoksullarına sadece vaatlerde bulunmakla yetindiğini somut olarak görürüz.
Daha da kötüsü, bazı dönemlerde yoksul kitlelere en azından lafta hitap eden CHP, örneğin Bülent Ecevit’in “Karaoğlan” döneminde “toprak işleyenin” olmalı, “emekçilere hakları verilmeli” gibi söylemlerde bulunuyordu. (Tabi iktidara gelince de her zamanki gibi yine burjuvaların, kapitalistlerin çıkarlarını savunmuşlardı). Ama şimdi artık lafta bile bunları söyleme zahmetine katlanmıyorlar bile! Öyle ki AKP’nin aldattığı, istismar ettiği yoksul kitleler, CHP’yi bir umut olarak görmedikleri gibi, onu “varlıklı sınıfların” partisi olarak görüyor.
CHP’nin sadece son yıllarda uyguladığı siyasete ve yönettiği belediyelere bakmak bir düzen partisi olduğunu somut olarak gözler önüne seriyor. Örnek mi? Mart ayındaki belediye seçimlerinde CHP’nin, en önemli kent olan İstanbul adayı, Sarıgül oldu. Sarıgül her şeyden önce CHP’den, daha önce bazı yolsuzluklar nedeniyle ihraç edilmişti ve de Şişli belediye başkanlığı döneminde işçilere karşı uyguladığı işçi düşmanı siyaset ve Koç gibi büyük patronlar ile arasının çok iyi olduğu biliniyor. Başka bir anlamlı örnek Ankara belediye adayı olarak bula bula eski bir MHP’li siyasetçiyi aday gösterebilme marifetini gösterdikten sonra, Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “daha iyi bir Müslüman olan” Ekmelettin İhsanoğlu’nu destekledi. Bu tür örneklerle uzun sayfalar dolar…
CHP’nin yönettiği tüm belediyelerde de, utanç verici bir uygulama olan taşeron sistemi uygulanıyor. Halbuki CHP bu sisteme karşı olduğunu söylüyor! Son bir örnek, birkaç gün önce, 2 Eylül’de CHP’li belediyeyi protesto etmek için CHP Beşiktaş ilçe binasını işgal eden 10 işçi gözaltına alındı.
Ne emekçiler ne de Kürt yoksulları, CHP gibi bir burjuva partisinden kesinlikle medet beklememeli. AKP’nin yıprandığı bir ortamda CHP, tek başına veya koalisyon şeklinde yeniden iktidar olabilir. Ama o da temel olarak AKP gibi burjuva ve kapitalistlerin çıkarlarını savunacaktır. (03.09.14)