Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2014 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 195 - 4 Eylül 2014 > Sınıf Mücadelesi’nin Sözü
Kapitalist kâr için milyonlarca ölü
1914’de başlayan Birinci Dünya Savaşının yüzüncü yılını andığımız sırada basın, savaşın nedenleri hakkında belirsizliği sürdürmeyi tercih ediyor. Zaten çoğu, 20 milyon kişinin öldürüldüğü katliamdaki kapitalist düzenin sorumluluklarını inkâr ediyorlar.
Le Figaro (Fransa’da sağcı bir gazete) "14-18, beklenmeyen savaş?" isimli bir makalesinde, siper katliamlarına, yöneticilerin de kurban oldukları, bahtsız rastlantıların neden olduğunu söyledi. Le Monde gazetesinde ise, tarihçi Nicolas Offenstadt, büyük güçler arasında "ekonomik rekabete önem veren marksist yorumları" reddederek makalesinde "Savaş hakkındaki ön yargı"lara saldırdı.
Aslında, dünyayı savaşa sürükleyen, ülkeleri yok eden, halkların kanını akıtanlar, kapitalist devletler arasındaki rekabettir.
Jaurès suikasta uğramadan beş gün önce "Kara bulutlar fırtınayı taşıdığı gibi kapitalizm savaşı taşır" sözlüyle doğru bir tespit yapmıştı. Ve, savaşın sınıf karakterinin altını çizmek için aynı konuşmada "Katliam ve vahşiliklerle baş başa kaldığımız bu ortamda barışı ve medeniyeti koruyabilmek için tek yol var; çok sayıda Fransız, İngiliz, Alman, İtalyan, Rus kardeşlerden oluşan proletaryanın bütün güçlerini toplayarak, milyonlarca insanın birleşerek kalplerin hep birlikte atması ve tüyler ürpertici bu gidişatı engellemesidir" dedi.
1914-1918 savaşını askerler “Büyük Savaş” olarak adlandırdı. Bu savaş süresi ve yol açtığı vahşetler açısından “Büyüktü”… Dört buçuk yıl boyunca katliamların yaşandığı çatışmalar; 70 milyon asker çatışmalara katıldı ve 10 milyonu öldürüldü. İnsanlık o güne kadar böyle bir vahşi ve bu seviyede büyük bir katliam yaşamamıştı. Günde ortalama 6 bin 500 ve 15 saniyede bir insan öldürüldü! Bu savaş milyonlarca kadının dul, milyonlarca çocuğun öksüz kaldığı, milyonlarca ailenin yok olduğu bir savaştı…
Bütün toplumu ateşe sürükleyen savaş milyonlarca sivilin de ölümüne yol açtı. Yüz binlerce kadın, çocuk ve de yaşlı insanlar Avrupa’nın göbeğinde açlıktan kıvranarak can verdi.
Üstelik savaş, özellikle Afrika’da olmak üzere, sömürge ülkelerde zorla savaşa sürülen on binlerce insanın da katledilmesine yol açtı. Ama Afrika’da daha da çokları, yüz binlercesi, Avrupa’daki ordular için taşıdıkları yiyecek ve savaş malzemelerinin yorgunluğundan öldüler. Ek olarak “yan etki” diye adlandırılan milyonlarca ölüm var. Örneğin 1915’te Osmanlı yöneticileri bir milyon sivil Ermeni’nin ölümünü tertipledi.
Tüm bunlara ek olarak savaş boyunca insanların çektiği besin yetersizliğinden ve halsiz düşmelerinden dolayı 1917 ile 1919 yılları arasında “İspanyol” gribi diye bilinen grip salgınında 20 ile 30 milyon arasında insanın ölümüne sebep oldu.
Emperyalist rekabet
Yirminci yüzyılın başında, Fransa ve İngiltere karnı tok burjuva uluslardı. Sömürge imparatorluklarını inşa etmek, sanayicilerine ham madde temin etmek için ve ürünlerine pazar sağlamak için bütün dünyada birçok savaş yürütmüşlerdi.
1898 senesinde, Sudan’ı ele geçirme konusunda neredeyse birbirlerine gireceklerdi ancak, o sırada kendi sömürge imparatorluğunu zenginleştirmeye çalışan Alman burjuvazisine karşı olan bir dostça anlaşma ile sorunu çözdüler. 1905 ve 1911 senelerinde Fas üzerinde egemenlik konusunda Fransa ve Almanya karşı karşıya geldi.
Sömürgeleştirilebilecek Afrika ve Asya toprakları azaldıkça, bu üç güç arasındaki çatışmalar artıyordu. Hepsinin sömürge alanını büyütmek için tek çaresi kalmıştı: Savaş gerekse bile, öbürlerin sömürgelerine el koymak.
Avrupa’da, geri kalmış Balkan bölgesinde egemenlik kurmak, önemli bir unsur haline gelmişti. Tutuşmanın kaynağı olan kıvılcım da bu bölgeden geldi. 28 Haziran 1914 Saraybosna suikastından sonra genel bir yangına doğru yol alındı.
Uzun zamandır hazırlanan savaş
Her türlü rekabet, özellikle ekonomik rekabet, uzun sürenden beri bir silahlanma yarışına yol açmıştı. 1905 ve 1914 arasında Fransız askeri harcamalarının yarı yarıya artması, silah endüstrisi kapitalistlerini çok memnun etmişti.
Alsas ve Moselle bölgelerini yeniden ele geçirmek ve Ren nehrinin sol kıyısını almak umuduyla doğrudan doğruya Almanya’ya karşı çıkan Fransız generalleri, savaşa uzun zamandır hazırlanıyordu. Savaş fikirlerin sürekliliğini kanıtlayan 1914 stratejisi hazırlanan 17’inci plandı. Tabi ki Alman kurmayında da durum pek de farklı değildi.
Bütün bir ulaşım sistemi, bir sürü depo ve silah fabrikası, savaşın tetiklendiği anda çalışmaya hazır bekliyordu. En küçük köyde bile, emir verilip afiş asıldığı anda bütün yedek askerler seferber edilebilirdi. Seferberlik afişi 1914’den yaklaşık on yıl önceden hazırdı.
Savaşa zorla sürüklenen halklar
Zaten iki sene zorunlu askerliği dayatan Fransız hükumeti, 1913 senesinde askerlik süresini yeni bir yasayla üç seneye çıkardı. İşçi sınıfı bu karara düşmanca tepki gösterdi: Sosyalist Parti (SFİO) Paris banliyösünde 100 bin kişi toplayarak eylem hazırladı. Kışlalarda ise eve dönecek olan askerler arasında bir hafta boyunca çalkantı yaşandı.
Toul’den Rodez’e kadar subayları itip kaktılar, Enternasyonal’i söylediler ve şehre inemeye çalıştılar. Genel Kurmay olayları bastırarak, düzeni yeniden sağladı. Öte yandan hükumet anarşist ve ordu karşıtı propaganda yapmakla suçladığı CGT sendikasına polisi gönderdi.
Sosyalist, sendikacı veya anarşist militanlar katliamı engellemeye kararlı olan militan işçilerin hepsi B Defteri’e (1886’da General Boulanger tarafından başlatılan ve Birinci Dünya Savaşı arifesinde ulusal seferberliği bozabilecek insanları fişlemek için kullanılırdı) polis tarafından fişleniyordu.
Savaşın nedenleri 1914’den çok önce teşhir edildi
"Onların" ulusal burjuvazinin kârı için işçileri ve köylüleri ölüme sürüklenme hazırlıkları Avrupalı işçi hareketi örgütleri tarafından teşhir edilmişti. 1912’de Basel’de düzenlenen sosyalist uluslararası işçi kongresinde kabul edilen manifesto, halkları yaklaşan emperyalist savaşa karşı uyarıyordu. Oluşan savaş koalisyonlarının amaçlarının altını çizerek bütün ülkelerin sosyalistlerini "kapitalist emperyalizme karşı proletaryanın uluslararası dayanışmasının gücünü" kullanmaya çağırıyordu.
Ancak dönüm noktası olan 1914 yazında, Bolşevik parti ve İtalyan sosyalist partisi dışında Avrupa partilerinin önde gelen yöneticileri -Fransa’da SFİO, Almanya’da SPD, İngiltere’de İşçi Partisi- kendi ulusal burjuvazilerine hizmet etmek için enternasyonalist tutumlarını inkâr etti. Vatanı savunma uğruna önde gelen sosyalist partilerin ihaneti, savaşta kapitalizmin sorumluluklarını silmeye katkıda bulunacaktı.
İlk dünya katliamlarını başlatan kapitalist düzenin yol açtığı rekabettir. Aynı şekilde emperyalizm bugün de güç kullanarak adaletsiz bir dünya düzenini sürdürmek için birçok çatışmaya yol açmaya devam ediyor. Toplumu, 20. yüzyılı kana bulayan savaşlara bir kez daha düşmekten korumak için tek etkili yol, bu sistemi devirmektir. LO