Cumhurbaşkanını halk seçecekmiş!
Başbakan, büyük bir törenle cumhurbaşkanı adaylığını açıklayarak, seçime kadar bu konunun gündemde tutulacağının açıklamasını da yapmış oldu.
Gösterişli laflara rağmen cumhurbaşkanı seçimi, siyasi ve ekonomik düzende ne söylendiği kadar önemli ne de yeni.
Yapılan reklamın aksine, halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı, geçtiğimiz günlerde “darbecilikten” ceza alan Kenan Evren’dir. 1980 darbesi döneminde, generallerin hazırlattığı anayasaya göre, halkoyunda kabul edilirse hem sivil yönetime geçilecek hem de Evren cumhurbaşkanı olacaktı. Halk oylamasından %97 evet çıktı. Çünkü toplum, generallerin baskıcı yönetiminden bıkmıştı. Onlardan kurtulmak, biraz nefes almak için hem anayasaya hem de darbeci generale evet dedi.
Bugün Erdoğan, aynı anayasanın, baskıcı maddelerine dayanıyor, onları kullanacak.
Üstelik, seçimin kendisi de demokratik değil. İsteyen herkes aday olamıyor, 40 yaşını geçmek, üniversite mezunu olmak gibi kısıtlamalar var. Ancak bunların da ötesinde, aday olabilmek için, adayın kendisi dışında en az 20 milletvekilinin imzası gerekiyor. Böylece, zaten iktidarda olan ayrıcalıklı ve siyasi çevrelerin dışında birinin adaylığının bile önü kapalı.
Erdoğan, bunu çok iyi kullandı. Kendisi için tüm milletvekillerine boş dilekçeyi imzalattı. Böylece Gül’ün önünü de kapattı. İmzalarının üzerine kimin isminin yazılacağını sormayan milletvekilleri, güya “aday” gösterdi.
CHP gibi kendine sosyal demokrat diyen partinin de aday belirlemede demokratik olduğu söylenemez. Zira MHP ile çıkardıkları ortak aday Ekmeleddin İhsanoğlu, parti içinden tepki topladı. Aday seçimi, bir kişinin elinde toplanmasa da küçük bir grubun elinde toplandı. “Sosyal demokrat” CHP, AKP’nin desteğiyle İslam İşbirliği Teşkilatı başkanlığını yapmış gerici, dinci bir aday seçti.
Kılıçdaroğlu, parti tabanının çoğunluğunun ne olursa olsun CHP’ye sadık kalacağının farkında. Ancak MHP’nin tabanı her an AKP’ye kayabilir. Bu nedenle, sağ ve milliyetçi fikirlere sahip MHP tabanına hitap eden bir aday seçildi.
Cumhurbaşkanı seçimi, o kadar dar bir çevreyi ilgilendiriyor ki kadın aday çıkaracağını söyleyen HDP bile parti içinde en fazla otoriteye sahip olan Demirtaş’ı aday gösterdi.
Bugünkü siyasi sistemde cumhurbaşkanının fazla bir etkisi yok. Askeri darbe döneminde oluşturulan sistem, siyasi kriz dönemlerinde, düzeni korumak için cumhurbaşkanına bazı yetkiler veriyor. Erdoğan’ın “sonuna kadar kullanacağım” dediği bu yetkileri, daha önce Özal ve 1999 ekonomik kriz döneminde Demirel de “sonuna kadar” kullanmış ama hiçbir işe yaramamıştı. Hatta o dönem cumhurbaşkanı, yetkisini kullanarak, meclis dışında birine hükumet kurma görevi bile verdi, ama hükumet kurulamadı. Sadece aylarca cumhurbaşkanı sorunu çözecek, beklentisi oluşturuldu ve böylece emekçilerin mücadeleye girişmeleri engellendi.
Başbakan, sistemi tümden değiştireceğini söylüyor, CHP ve MHP ise tamamen karşı. Başbakan, anayasayı da değiştireceğini söylemişti, yıllarca süren oyalama ve vaatten sonra, tüm hazırlıkları bir kenara atan kendisi oldu.
Erdoğan, on yıldan fazladır, bin bir güçlüğü aşarak, gece gündüz çalışarak, her türlü üç kağıdı çevirerek burjuvaziye çok güzel hizmet etti. Bu hizmetlerinin karşılığı olarak, bir paye istiyor. Geçmişte onun gibi olan Özal, Demirel bunu aldılar, onun da hakkı. Esas mesele budur.
Burjuva basın yükselen işçi mücadelelerini, her gün öldürülen işçileri, kadınları konuşmuyor, cumhurbaşkanı seçimi ise dillerden düşmüyor. Sanki en önemli şeymiş gibi.
Diğer tüm seçimler gibi cumhurbaşkanı seçiminin de topluma somut olarak faydası olmayacak. Bizlerden süslü sarayında otursun diye birini seçmemizi istiyorlar. Biz ise insanca bir düzen istiyoruz. (02.07.2014)