Boko Haram’ın ve devletin vahşeti
Nijerya’da bir ay önce Boko Haram tarikatı tarafından 200’den fazla liseli kızların kaçırılmasından sonra, tarikatın lideri tarafından 5 Mayıs tarihinde yayınlanan video genel bir hoşnutsuzluk yarattı. Tarikat başkanı, kızları satıp bazılarını köle olarak saklayacağını açıkladıktan sonra, devletten pek medet ummayan anneler ve aileler örgütlenip protesto gösterileri düzenledi. Birçok ülke “kızlarımızı geri getirin” sloganıyla kampanyayı devraldı. Ancak, Boko Haram tarikat liderinin iğrenç konuşmalarının sebep olduğu genel hoşnutsuzluğun yanı sıra, tüm ülkelerin politikacıları, bu hareketle çok ilgilenir gibi yaparak çıkar sağlamaya çalışıyorlar.
Güney Afrika’yı geçerek kıtanın en büyük ekonomisine dönüşen, dünyada altıncı petrol üreticisi olan Nijerya’nın bütün ilgileri üstüne çekmesi normal. ABD, İngiltere ve Fransa, Nijerya’ya terörle mücadele uzmanları gönderdi. Hollande ise, Fransız ordusunun Mali’de gösterdiği “becerileri” övdüğü uluslararası bir konferans düzenlemeyi başardı. Fransız emperyalizminin Afrika’daki askeri müdahalesi, daha çok anglo-sakson rakiplerine, özellikle Nijer Deltasındaki yöntemleriyle halkı isyan ettiren Shell gibi petrol şirketlerine ait bir bölgeye hamle yapma imkânı sunuyor.
Kim için Eldorado?
170 milyon insanla en kalabalık Afrika ülkesi olan Nijerya, gazetelerin ekonomi sayfalarında son zamanlarda yeni Eldorado olarak betimlenen, sonunda sefaletten çıkan bir sahra altı Afrika simgesiydi. Büyüme oranı %6’yı geçen Nijerya ile övünen basın, ekonomik başkenti olan Lagos’a "Afrika’nın Singapur’u" diyor. Ancak bu ekonomik göstergeler halk için bir anlam ifade etmiyor. Eğer Nijerya bir simge olacaksa, kapitalist gelişimin getirdiği sosyal eşitsizliklerin simgesi.
Ülkenin en önemli şehri olan Lagos’ta, burjuvazinin şatafatlı malikaneleri ve son derece yoksul gecekondular bir arada. Ülke genelinde çoğu mahallelerde elektrik neredeyse yok, zaten Nijeryalıların yarısından fazlası elektriğe erişemiyor. Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan elektrik üretimini özelleştirme girişiminde bulundu. İktisatçılar bunu övdüğü ama sadece faturayı ödeyecek durumda olan orta sınıfın işine yarayacak. Sık sık su kesiliyor ve yollar berbat durumda. Yakacak için başka çözümü kalmamış olan halk, boru hatlarını delip içinden petrol çekiyor ve bu nedenle sürekli ölümcül patlamalar oluyor. Buna rağmen, 18 milyonluk şehre daha iyi bir hayat umarak günde 6 bin kişinin göç ettiği tahmin ediliyor.
Korkunç bir geri kalmışlık
Ülkenin öbür kısmında, özellikle Boko Haram tarikatının kurulduğu Müslüman Kuzey bölgelerinde durum daha da kötü. Sahiller kadar ilginç olmayan bu bölgeler, İngiliz sömürgesi döneminde de terk edilmişti. Nijerya Federasyonu’nun kuzeyinde, merkezi hükumetin işbirliğiyle 2001’de şeriat kanunları uygulanmaya başlandı. 2003 senesinde zina yaptığı gerekçesiyle recim edilmeye mahkum edilen ve dünya çapında bir destek kampanyası yapılan genç kız, merkezi hükumeti duygulandırmadı. Eşçinsellik gibi durumlarda böyle mahkumiyetler çok sık görülüyor. Bu geri kalmışlığın ilk kurbanları, kadınlar oluyor. Şeriat kanunlarını ilk uygulayan Zamfara Eyaletinde kız çocuklarının sadece %5’i okuma yazma biliyor.
Yoksulluğun, orta çağ gericiliğinin ve kadınları hor görmenin hakim olduğu bu çürük topraklarda, "eğitim haramdır" anlamına gelen Boko Haram isimli tarikat, 2000’lerin başında gelişti. İlk başta iktidarın simgesi olan polis karakollarına, askeri kışlalara ve mahkemelere saldıran bu hareket, sonradan batının simgesi olarak gördüğü okullara saldırdı. Ülkenin güneyinde bulunan Hristiyan kiliselere ve sonradan siyasi başkent olan Abuja’da Birleşik Milletler’in merkezine saldırdılar.
Önce liderlerini satın almaya çalışan merkezi hükumet, bunu başaramayınca gruba karşı bir mücadele birliği kurdu. Ancak askeri bütçenin çoğu (devletin harcamalarının dörtte biri) yolsuzluğa gidiyor ve sivil cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan’nın arkasında, uzun zaman iktidarda kalan ve etkilerini kaybetmeyen generaller var. Nijerya ordusunun, Boko Haram’a karşı yaptığı bombardımanın bedellerini çoğunlukla halk ödüyor. Durum öyle bir seviyede ki sivil toplum örgütlerine göre bombardımanlar, tarikattan çok halkı öldürüyor.
Azınlığın yararına olan ekonomik büyümenin arkasında, emperyalizm, Afrika ülkelerine gelişim diye gericilik, yoksulluk ve şiddet, yutturuyor. Bugün liderlerin hoşnutsuzlukla karşıladığı Boko Haram gibi tarikatların vahşeti, büyük güçlerin politikasının ürünüdür. LO (16.05.2014)