Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2014 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 190 - 4 Nisan 2014 > Sinema... Sinema... Sinema...
Sinema filmleri güldürüyor ama neye?
Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren Recep İvedik 4 filmi, kısa sürede 6 milyondan fazla kişi tarafından izlenerek bir rekor kırdı. Böylece, çok büyük bütçeli ve hem dini hem de milliyetçi kesimlere hitap eden Fetih 1453 filmini geride bıraktı. Benzer izlenme rakoru kıran bir film de yeniden vizyona giden Düğün Dernek isimli başka bir yerli yapım.
Hem Recep İvedik hem de Düğün Dernek filmi komedi. Son dönemde vizyona giren yerli filmlerin çoğu ya komedi ya da korku filmi, biraz da söylendiği gibi aşk filmi var.
Bir fikri, gerçeği ya da öyküyü, komedi diliyle de anlatmak mümkündür. Ancak rekor kıran filmlerin temel özellikleri, sadece komedi olmaları.
Toplumda, günlük yaşamda, yanlış anlama, bilgisizlik, sakarlık, inatçılık veya başka bir nedenle ortaya çıkan gülünç durumlar, ilgili veya ilgisiz arka arkaya getirilip bir film haline dönüştürülüyor. Bir öykü, gülmece tarzında anlatılmıyor, sadece güldüğümüz şeyler ard arda sıralanıyor. Filmlerin amacı sadece güldürmek ve ne kadar gülündüyse o kadar başarılı sayılıyor.
Film yorumlarında hep aynı sözler var: “Çok güldüm, güzel film” ya da “hiç komik olmamış, beğenmedim.”
1970’li yılların arabesk salgını gibi gülmece filmi salgını yaşanıyor adeta.
Filmlerdeki karakterler, son derece abartılmış, eğitimsiz, cinsiyetçi, yoksul, çaresiz ama kendini üstün zanneden, şivesi bozuk, sonradan görme erkekler. Kadınlar hep ikincil ya da yan karakterler. Bu kadar olumsuzun birleştiği karakterlerle kimse kendini özdeşleştirmiyor, böylece herkes bir başkasına gülmüş oluyor.
Filmlerde sıralanan acaiplikleri kimse tek başına yapmadığı ve yapamayacağı için seyirce ne kendi ne de toplumu için bir ayna görüyor ne de bir mesaj alıyor. Bu yolla kendini temize çıkıp ötekini aşağılamayı sürdüren tutumu normalleştiriyor.
Daha aşağı durumdakini anlamak, neden öyle olduğunu kavramak, ayırımları gidermek değil, sadece ona gülmek var filmlerde.
Üstelik son derece cinsiyetçi, kadınları aşağılayan küfürler eşliğinde.
Bu durum sinemanın başarısızlığı değil. Çünkü Beynelmilel, Dondurmamam Kaymak, Entelköy Efeköye Karşı gibi, bir öyküyü, gülmece dilinde, üstelik de çok güzel bir şekilde anlatan filmler de var. Bu hafta vizyona giren Mandıra Filozofu da bu listeye eklenebilir.
Bu filmlerin izleyici rekorları kırması, çeşitli tanıtım ve indirim kampanyalarının, bir çok salonda hemen yer bulmalarının önemli etkisi var. Böylece emekçi kitlelerin hem kolayca ulaşabildiği hem de adeta moda olan filmler, işte bunlar oluyor. Neyse ki insan aklını ciddiye almayan bu sözde eğlenceden kaçınmanın bin bir yolu var.