Feci duruma karşı toplumsal hareket yayılıyor
Bosna-Hersek’te Şubat ayı başından beri harekete geçen on binlerce yürüyüşçü ülkedeki yöneticilerin, hem de tümünün gitmesini istiyor. Belediye başkanlarından tutun da başbakana kadar hepsini yolsuzluk ve kamu zenginliklerini talan ederek servet edinmek ve de bunun sonucu olarak kitleleri işsizliğe ve yoksulluğa sürüklemekle suçluyorlar. Resmi verilere göre bile her 5 Bosnalıdan biri yoksulluk içerisinde.
İlk yürüyüşler, 5 şubatta ülkenin ortasında bulunan bir sanayi kenti olan Tuzla’da işsizlerin eylemi ile başladı. Hemen ardından başkent Sarayova’ya sıçradı. Buna cevap olarak ise hükümet yetkilileri baskılara başvurdu. 7 şubat günü başkentte birkaç yüz eylemci ve birkaç polis yaralındı. Bazı kentlerdeki yerel hükümet binaları saldırılar sonucu hasara uğradı ve başkent Sarayova’da ise Başkanlık sarayı yakıldı. Ve ondan sonraki günlerde ise hareket bütün ülkeye yayıldı.
Bu yürüyüşlerin ardından toplam 10 yerel yönetim başkanından 4’ü istifa etti.
Tuzla’da yürüyüşe geçen kitleler hem hükümetin istifa etmesini hem de hükümet görevlilerin aldığı maaşların aynısının kamu emekçilerine ve de özel sektör emekçilerine verilmesini istediler. Ek olarak da devletin üst düzey yetkililerine verilen ikramiyelerin ve eski bakan ile eski yüksek yetkililerin maaşlarının kesilmesini istedi.
9 şubat günü Sarayova’da “ne isim ne milliyet ne de siyasi parti” ilişkisi belirtmeden kitleler namına yayınlanan bir duyuru 400 mark olan (yaklaşık 200 avro) emeklilik maaşlarına zam yapılmasını isteyip, IMF borçlarını teşhir ediyor, kamu hizmetlerine yapılan zamlara ve yeni vergilere son verilmesini istiyor. Tüm bunlara ek olarak kamu kuruluşlarının özelleştirme şartlarının yeniden gözden geçirilmesini, yolsuzluklara karşı mücadele etmek için bağımsız komisyonların oluşturulması isteniyor. Ayrıca kantonların kaldırılmasını ve de ülkenin Hırvat-Müslüman ve Bosna, Sırp Cumhuriyeti şeklindeki bölünmesine son verilmesi isteniyor.
1995 Dayton anlaşmaları, Yugoslavya’nın parçalanmasının ardından 3 yıl süren feci savaşa son verip iki bölgeli bir Bosna-Hersek oluşturulmuştu. Yapılan bu anlaşmaları yakından takip etmek için bir Avrupa “yüksek sorumlusu” Bosna’ya yerleşmişti ve hala daha orada olup, 20 yıla yakın bir zamandan beri anlaşmaların uygulanmasını denetliyormuş!
Dayton anlaşmaları, emperyalist güçlerin denetimi altında gerçekleşti ve bu anlaşmalarla aşırı milliyetçi Sırp, Hırvat ve Boşnak güçlerinin dayatmaları sonucu ülke parçalandı.
Yaşanan bu son kitle hareketi, 20 yıldan beri iktidarda olan milliyetçi partilerin ve siyasetçilerin ne kadar yıprandığını ve kitlenin ne kadar öfkeli olduğunu açıkça gözler önüne serdi.
Yugoslavya’nın etnik temellere göre küçücük ve parçalanmış devletler şeklinde bölünmesinin sonucu olarak, eskiden göreceli olarak bir bütün teşkil eden ekonomi, ayakta bile durma şansı olmayan ekonomik parçalara dönüşüp toplumsal yaşam açısından feci bir gerilemeye yol açtı.
7 Şubat günü Tuzla’da yapılan yürüyüş esnasında duvarlarda görülen bir şiar “Milliyetçiliğe ölüm” şeklindeydi. Bu hareket Bosna-Hersek sınırlarını da aşarak, çok anlamlı bir şekilde, hem Bosna Sırp Cumhuriyetinde hem Hırvatistan’da hem de Sırbistan’da yankılar bulup bu yerlerde de dayanışma yürüyüşleri görüldü. Eski Yugoslavya’nın parçalanmasından sonra ortaya çıkan bu feci durumdan kurtulmanın umudu, kitlelerin sınıfsal temellerde harekete geçip birlikte toplumsal hedeflerde hareket etmelerine bağlıdır. LO (14.02.2014)