Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2014 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 188 - 1 Şubat 2014 > Fabrikalardan... İşyerlerinden > İletişim
Haklarımıza el konuyor
Yaklaşık bir yıl oldu taşeronda işe başlayalı. Bir yılda onlarca oyalama ve yalanla karşılaştık. İşe başlamadan önce söylenen “üç aylık deneme süresince asgari ücretle başlatıyoruz, asıl maaşınız bu süre sonunda belli olur” sözünün bir aldatmaca olduğu, üç ayın sonunda belli oldu. Bu noktadan sonra “yılbaşında genel zamla birlikte hakkınızı vereceğiz” sözü de yeni yılla beraber hepimizde bir beklenti yarattı. Bunun beklentilerimizi karşılamayacağını adımız gibi biliyorduk. Fakat sonuç, çok daha şaşırtıcı oldu.
İşte bu ortamda, ocak ayı ile beraber santral amirinin odasına taleplerimizi bildirmek için çıktığımızda, bütün yıl sadece kandırıldığımızı anladık. Aldığımız cevap; “ne zammı? ihale bitti” oldu. Ve birkaç gün içinde, işimize son verildiğini bildiren ihbarnameler elimize geçti. Verilen çıkış tarihi ise bizi pek de şaşırtmadı. Bir yılın dolmasına sadece bir ay kalmıştı ve çalışanların yüzde doksanı bu tarihte bir yılını dolduramamış oluyordu. Böylece bir yıllık kıdem tazminatı ve yıllık izin hakkımız uçup gitmiş oldu.
Basit bir hesap yapacak olursak, firmanın bu santralde 73 çalışanı vardı ve sadece 18’i kıdem tazminatı almaya hak kazanmış durumda. Geriye kalan 55 kişinin ortalama kıdem ve yıllık tazminatı elli bin lirayı buluyor. Türkiye genelinde yaklaşık 2000 kişinin bu firmaya bağlı çalıştığını düşünürsek, şirket ihale bitimini kendi lehine bir kâra dönüştürmüş oldu. Bu durumda ‘ihale bittiği için bunu yapmak zorunda’ denebiliyor. Fakat gelgelelim firmanın bu ihaleyi tekrar alma ihtimaline ise kesin gözü ile bakılıyor. Çıkış tarihi ihale sonuç gününden sonraya verildiğine göre, bizde ‘ihale sonucu beklenebilirdi’ diyoruz. Bize cevapları “ihale alınsa da giriş-çıkış yapılacak.” Yani her halükarda bu işlemin bir kâr elde etme işi olduğu aşikar.
Şartlar böyle olunca bizlerin ihbar izni doğmuş oldu. Başta “biz ihaleyi kesinlikle alacağız ve tüm işçilerimizle çalışmaya devam edeceğiz, bu izni kullanmanıza gerek yok” dendi. Aynı gün içinde üç arkadaş yönetimle toplanarak hakkımızı savunduk, hararetli konuşmalar sonunda daha fazla kandıramayacaklarını anladılar ve seri olarak izinler verilmeye başlandı.
Şimdi ihalenin kazanılması durumunda, tüm işçilerle yeniden pazarlık yapılacak. Tabii ki bu pazarlık tek tek, kapalı kapılar ardında yapılacak ve verebildikleri en düşük acreti vererek ucuz iş gücünü devam ettirmek isteyecekler. Bizim yapacağımız şey ise bunu kesin bir dille reddederek, toplu görüşme talep etmek olmalı ve kendi belirlediğimiz miktarları kabul ettirmek için kararlı bir tutum sergilemek olmalıdır. (Bir işçi)