13 Ekim'de Şarm el-Şeyh'te düzenlenen zirvede, Gazze barış planının ilk aşamalarını kutlayan Trump, “3000 yıldır ilk kez” Orta Doğu'da “sonsuz barış”ın başladığını ilan etti!
Hamas'ın elinde tuttuğu son İsrailli rehinelerin serbest bırakılması, İsrail'de tutulan yaklaşık 2.000 Filistinli mahkumun serbest bırakılması, Gazze'de etkili bir ateşkesin sağlanması, İsrail ordusunun çok hafif bir geri çekilmesi ve insani yardım ablukasının kaldırılması, Trump'ın zaferini sahnelemesini sağladı.
Trump'ın baskısı, bir yandan Netanyahu'yu, diğer yandan Hamas liderlerini, planını onaylamaya ve esir takasını müzakere etmeye zorladı.
Netanyahu'nun Gazze'nin tamamen yok edilmesini durdurmaktan başka seçeneği olmaması, İsrail ordusunun savaşlarını sürdürmek için ABD'nin silahlarına ve desteğine hayati bir ihtiyaç duyması nedeniyledir. İki yıldır süren katliam, ABD'nin onayı olmadan gerçekleşemezdi. Hamas liderleri ise, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi komşu ülkelerin en azından diplomatik desteğine bağımlıdırlar. Bu ülkeler, Mısır ile birlikte, Trump tarafından yeniden sahneye çıkarılmışlardır. Mısır da Gazze'nin
komşusudur ve ABD'nin desteğine muhtaçtır.
Trump'ın planı, zengin Körfez monarşilerine Gazze'nin olası yeniden inşasında rol vererek ve Türkiye ile Mısır'ı varsayımsal bir “uluslararası istikrar gücü”nün oluşturulmasına dahil ederek, İsrail'in Orta Doğu'da kazandığı üstünlüğü biraz dengelemeyi amaçlamaktadır. Trump'ın etrafında Türk, Mısırlı ve Katarlı liderlerin bulunması, ne Netanyahu'nun ne de Hamas temsilcilerinin bulunmaması nedeniyle daha da dikkat çekiciydi. Kendi kaderleri ve gelecekleri söz konusu olduğunda hiçbir zaman danışılmayan Filistinliler, Filistin Yönetimi'nin güçsüz başkanı Mahmud Abbas tarafından temsil edildi. Macron, Starmer ve Meloni ise, Orta Doğu'da giderek önemi azalan ikinci derece emperyalist liderler olarak, hizmet etmeye hazır olduklarını göstermek için fotoğrafta yer almaya özen gösterdiler.
Ancak Trump'ın kendini beğenmişliğine rağmen, barış ne “ebedi” ne de sadece kalıcı olacak. Bir halkın yağmalanması ve ezilmesi devam ettiği sürece barış olamaz. Filistinliler için hiçbir şey çözülmedi, ne artık altyapısından yoksun bir harabe haline gelen Gazze'de, ne de İsrailli yerleşimcilere teslim edilmiş Batı Şeria'da. Öyle ya da böyle, bir şekilde, yeni isyanlar ya da silahlı ayaklanmalar çıkacak ve bunun çok iyi farkında olan emperyalist liderler, bunları bastırmak için gerekli önlemleri alıyorlar.
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ni belirsiz bir süre için işgal etmeye devam ediyor ve her an, herhangi bir bahaneyle bombardımanlara yeniden başlayabilir. Uzun süredir Gazze'yi açık hava hapishanesine çevirmiş durumda ve bunu sürdürmeye hazır. Hamas ise, Trump'ın planında belirtilenin aksine, silahsızlanmayı düşünmüyor. Ateşkes, Hamas'ın muhaliflerini ve abluka nedeniyle ortaya çıkan kıtlıktan faydalanan silahlı çeteleri ortadan kaldırmasına olanak tanıyor ve bu, ABD liderlerinin açık onayıyla gerçekleşiyor. Kamuya açık infazların eşlik ettiği bu acımasız kontrolün yeniden sağlanmasıyla ilgili olarak Trump, "Sorunları çözmek istiyorlar, bunu açıkça söylediler ve bir süreliğine bizim onayımızı aldılar". Gazze halkının yönetimini Hamas'a devretmek, İsrail ve ABD'nin 2007 ile 2023 yılları arasında yaptığı bir şeydi ve Türkiye ve Arap devletlerinin de katılacağı bir himaye bölgesi olarak Gazze'yi yönetmeye başlayana kadar, az çok gizli bir şekilde bunu sürdürebilirler. Trump'ın Filistinliler için hazırladığı plan, “ sonsuz barış”tan çok, sürekli baskıya benziyor.
(LO, 15.10.25)