Hizbullah, son zamanlarda, füze fırlatan insansız hava araçlarını kullanarak İsrail’in derinliklerine sızıyor ve uyarı sistemlerini devre dışı bırakıyor.
Bu arada İsrail saldırıları artık sınır bölgesiyle sınırlı kal-mayıp Lübnan’ın daha doğusundaki Bekaa ovasını da hedef alıyor. Şimdiye kadar ölçülü olan karşılıklı ateş yoğunlaştı ve sınırın her iki tarafında da insani ve maddi hasara neden oldu. 120 bin Lübnanlı ve 80 bin İsrailli yerinden edildi. Ekim ayından bu yana Lübnan tarafında 90’ı sivil olmak üzere 450, İsrail tarafında ise 11’i sivil olmak üzere 26 kişi hayatını kaybetti.
Şimdiye kadar ön planda yer alan iki taraf da, ne kendilerinin ne de destekleyicileri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İran’ın istemediği yeni bir savaşa yol açacak kırmızı çizgiyi aşmaktan kaçındılar. Ancak şu anda saldırıların yoğunlaşmasına, yapılan konuşmalarda, savaşın uzamasının belirtisi olabilecek, savaşçı bir tırmanış eşlik ediyor.
Netanyahu Gazze’de yürüttüğü savaşta, sivillerin katledilmesine ve yıkıma rağmen, iddia ettiği gibi rehineleri kurtarmayı ve Hamas’ı ortadan kaldırmayı başaramadı. Hamas İsrail güçlerini taciz etmeye devam ediyor ve temsilcileri Netanyahu ve aşırı sağcı bakanlarının kabul etmeyi reddettiği ateşkes şartlarını müzakere etmeye davet edildi. Savaştan önce popüler olmayan ve itiraz edilen Netanyahu, savaşın sona ermesinin siyasi ölümü anlamına geleceğinden korkuyor olabilir. İktidarını uzatmak için savaşın sürmesi ve İsrail halkının korku içinde yaşamaya devam etmesi onun çıkarına. Netanyahu bu nedenle Hizbullah ile olan çatışmayı giderek daha fazla istismar ediyor ve Lübnan ile olan kuzey sınırında « çok yoğun bir operasyona hazır olduğunu » söylüyor. Ayrıca Hizbullah’la başa çıkmak ve Beyrut’u hedef almak için askeri müdahale çağrısında bulunan aşırı sağın baskısına da boyun eğiyor. Ayrıca evlerine dönemeyen 80 bin göçmenin de baskısı altında. Çok daha ciddi sonuçları olacak yeni bir cephe mi açacak?
İsrailli Genelkurmay yetkilileri Hizbullah’ı Litani Nehri’nin ötesindeki sınır bölgesini boşaltması için geri püskürtme arzularını gizlemiyor, ancak, Gazze ve Batı Şeria’da zaten seferber edilmiş bir orduyu böyle bir saldırıya sokmaya hazır görünmüyorlar. Bugünkü koşullarda bu, güney Lübnan’ı işgal etmek ve önemli ölçüde kuvvet sevk etmek anlamına geliyor. Bu savaş, gözlem-cilerin ifadelerine göre, İsrail – Lübnan ilişkileri tarihindeki en uzun savaş ve İsrail ordusu saflarında yorgunluk baş göstermiş durumda. Dahası, İsrail genelkurmayı, Hizbullah’ın Hamas’tan daha tecrübeli ve zorlu bir rakip olduğunu biliyor.
Aslında, Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah’ın İsrail’le doğ-rudan bir çatışmaya girmek gibi bir arzusu ve de niyeti yok. Hizbullah roket atarken mümkün olduğunca İsrailli sivilleri hedef almamaya özen gösterdiğini söylüyor. Hizbullah, Lübnan halkının yeni bir savaşa karşı olduğu ve benzeri görülmemiş bir sosyal krizden geçtiği bir dönemde, saldırgan ve gerilimin tırmanmasından sorumlu taraf olarak görünmek istemiyor. Ancak Gazze’deki savaşın uzaması ve Netanyahu’nun kontrol edilemeyen, daha iyi bir çözüm bulunamayan bu süreci, eylemleriyle güçlendirmesi yeni bir savaş ihtimalini olanaklı kılıyor.
(19.06.24)