Son günlerde İmralı ziyareti ekseninde, özellikle basında, büyük gürültüler kopartıldı. Sanki böyle bir ziyaret gerçekleşip Abdullah Öcalan ile görüşülürse hem Kürt sorunu “çözülecek” hem de Türkiye ve Ortadoğu'da Türk halkı, Kürt halkı ve Arap halkı barışçı bir ortamda kardeşçe yaşayabilecekler. CHP heyete katılmayı kabul etmediği için ise hedef gösterilip yoğun saldırılara uğradı.
Tabii ki her sağduyulu bir insan böyle bir barış ve kardeşlik ortamını canı gönülden ister.
“Barış sürecinin” temel nedeni ve sebebi Erdoğan iktidarının son yıllarda uyguladığı kemer sıkma politikalarından dolayı son derece yıpranmasından dolayı artık ayakta zor durabildiği ve bundan sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın yeniden seçilebilme şansının çok çok azaldığıdır. Geçen Mart 2024 belediye seçimlerinde Erdoğan iktidarı büyük bir yenilgiye uğrayıp ülkede büyük kentlerdeki belediyeleri kaybedip CHP'nin birinci parti ve AKP'nin ikinci parti olması sonucu artık AKP hükümeti sadece MHP'nin desteği ile kolay kolay iktidarını sürdüremez duruma düştü. İşte esas bu nedenlerden dolayı AKP-MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı ayakta durabilmek için DEM partinin oylarına ve desteğine ihtiyaç duydu. Milliyetçi DEM partisi de kendi bazı çıkarlarının peşine düşüp bu işbirliğini kabul ediyor.
Ama bu “Ali Cengiz Oyununu” örtbas etmek için DEM parti ile bir ortaklık kurup Yeni bir Barış Süreci başlattılar ve DEM parti Öcalan ve de PKK ile ülkede Kürt halkı da bir adaletsizliğe ve ayrımcılığa maruz kalmayacak izlenimleri yaratmaya çalışıyorlar. İşte son günlerde “İmralı'ya büyük bir ziyaret” şovunun esas nedeni de budur. Bu şov o kadar gülünç bir görünüm aldı ki İmralı Ziyareti tam bir komediye dönüştü. Katılacakların isimleri ve gidiş saatleri gizli tutuldu.
Bahçelinin darağacı sözü dışında, İmralı'ya giden heyetteki AKP'li milletvekili Hüseyin Yayman'ın tutumu da çok ilginç değil mi! TBMM Komisyonu'nun AKP'li, MHP'li ve DEM'li üç üyesinin heyet halinde İmralı'ya gittiği haberi ajanslara düştüğünde, Yayman “ben gitmedim” dedi. Halbuki gitmişti!
Partili arkadaşı Şamil Tayyar'ın açıkladığına göre, 3 saatlik İmralı ziyaretinde, DEM'li üye çok istediyse de AKP'li Hüseyin Yayman bir hatıra fotoğrafı çekilmesine karşı çıkmış.
Bahçelinin “Yeter terör bitsin, varsın sonumuz darağacı olsun” sözleri de gerçekten tuhaf. Biraz da “Dolmabahçe sendromunu” hatırlatıyor: AKP ve DEM (HDP) yöneticileri, bir önceki açılımda “Dolmabahçe mutabakatı” imzalanmış ve gururla kameralara pozlar vermişlerdi. Ama ardından sonra ne olmuştu! Erdoğan”Dolmabahçe'deki o kare yanlış bir kareydi”dedi ve ardından açılımı kapatıp “barış sürecine” son verilmişti. Sonrasında da Hendek Savaşı gelmişti ve 793 güvenlik görevlisi öldürülmüştü. TİHV raporuna göre 310 sivil ile sayısı net bilinmeyen PKK'lı öldürüldü.
Bu açılımın da nasıl sonuçlanacağı, devam edip etmeyeceği büyük bir soru işaretidir. Cumhur İttifakı çıkarları gerektirirse diğer süreç gibi anında bir bahane bulup buna son verip Kürt hareketine karşı baskılar uygulamaya yeniden başlayabilir. Bu gibi yozlaşmış burjuva iktidarlarından her an her şey beklenebilir.
Hem Kürt kitleleri hem de Türk kitleleri sömürünün olmadığı, kardeşliğin hüküm sürdüğü bir düzende yaşamak istiyorlarsa işçi sınıfı temellerinde birleşip emekçilerin iktidarını oluşturmalıdırlar. Ne AKP ne MHP ne de DEM partisi işçi sınıfının çıkarlarını temsil etmiyor ve böyle bir dertleri de yoktur.
(01.12.25)