CHP'nin son kurultayı ve seçilmiş yeni yönetimi

CHP, geçen hafta 3 gün süren 39. Kurultayını tamamlayıp yeni kadrolar seçip yeni bir yönetim oluşturdu. Yeni CHP temel hedef olarak « Parlamenter sisteme » dönüş kararı aldı.

Parti üyelerinin etkin olanları Kemal Derviş ekolünden geldikleri görülüyor. Yani « neoliberal ekonomiyi » savunan kişilerdir. Siyasi temelleri « sosyal demokrat » temellere bağlıdır. Hatırlamakta yarar vardır, CHP Başkanı Özgür Özer Almanya'da yapılan son İkinci Enternasyonal Dünya Kurultayına CHP'yi temsilen katılıp söz almıştı.

Dünyada Almanya, Fransa gibi ülkelerde sosyal demokrat partiler en önemli burjuva partileri olup burjuva düzeninin ve emperyalist düzenin devam eden ekonomik krizin ağır bastığı bu dünya ortamında kitlelere kemer sıkma siyasetlerini uygulatıp büyük sermayenin çıkarlarını savunan çok önemli partilerdir. Genellikle seçimler esnasında « yarın her şey güzel olacak » gibi güzel ve yuvarlak laflarla ve hatta bazen « sermayeye bedel ödeteceğiz » gibi ifadeler (Fransa'da Sosyalist Partisi bunu söylemişti)

kullanıp iktidara gelebiliyorlar. Ama iktidara geldiklerinde yaptıkları iş kesinlikle sermayeye bedel ödetmek olmuyor. İlk yaptıkları şey bütün iktidar medya imkanlarını yoğun bir şekilde kullanıp, « evet sizlere büyük hizmetler vereceğiz ama maalesef büyük bir enkaz aldığımız için bunu şimdi yapamayız. Önce ekonomiyi iyileştireceğiz ve sonra vaatlerimizi yerine getireceğiz » edebiyatı yapıp, kitlelerin tepkilerinden dolayı bir önceki iktidarın uygulamayı başaramadığı kemer sıkma siyasetleri uygularlar ve de kitlelerinin moralini sıfırlarlar. Son dönemlerde bunun canlı örneği çok açık bir şekilde Fransa ve Almanya'da yaşanmıştır.

Türkiye'de Mart 2025'ten bu yana CHP her hafta kitle mitingleri yapıp AKP hükümetini keskin bir dille eleştiriyor. Ardından da « gelecek seçimlerde bize oy verin, Cumhur İttifakını gönderin, sonra da her şey güzel olacaktır » gibi güzel laflar ediyorlar. Bu güzel laflar işçi sınıfı için bir garanti oluşturabilir mi ? Kesinlikle de hayır. CHP yönetimi 13 yıl boyunca Kılıçdaroğlu yönetiminde siyaset yapmıştır. Şimdi basında açıkça, bazı eski CHP'liler de dahil Kılıçdaroğlu'nun nasıl CHP'yi kullanıp Erdoğan’ın iktidarının devam etmesine destek olduğu anlatılıyor. Çok çarpıcı iki örnek : geçmişte Kılıçdaroğlu 10 Agustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir dinci kişi olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdi ve de son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'nın yasalara göre yeniden aday olma hakkı olmamasına rağmen hem bu adaylığı kabul etti hem de kendisi aday olup Erdoğan'ın seçilmesini, CHP'nin de seçimleri kaybetmesini garantiledi.

Şimdi CHP, Özgür Özel Başkanılığı'nda AKP iktidarını çok sert bir şekilde eleştiriyor ve kitlesel mitingler tertipleyip, « yarın herşey çok güzel olacak » gibi güzel laflarla kendini ve partisini bu şekilde sınırlıyor. Ama AKP iktidarı bırakın « burjuva demokrasisini uygulama » zahmetine bile katılmadığı gibi halkın seçtiği, İstanbul belediye Başkanı İmamoğlu ve bir sürü başka CHP belediye başkanlarını keyfi bir şekilde görevden alıp gayri ciddi bahanelerle ceza evlerine atıyor.

Sol cephede bazı örgütler hem çıkarlar umduklarından hem de kitlelere şirin görülebilmek için CHP'yi sınıf temellerinde eleştirmekten çekiniyorlar. Böyle bir siyaset oportünist ve işçi sınıfı için yanlış bir siyasettir. Kitlelere gerçekleri açıkça açıklamalıyız ve de bu kapitalist düzenin tamamen çürüdüğünü açıklayıp, tek çözümün işçi sınıfının kendi sınıf temellerinde örgütlenip, üretimden gelen gücünü kullanıp bu düzeni değiştirmesinden geçtiğini savunmalıyız.

(02.12.25)