Sinif Mucadelesi

15-16 Haziran mücadelesi

Pazartesi 16 Haziran 2008

1970’li yıllarda solda, Deniz Gezmişlerin "gerilla mücadelesi", "kırdan kenti sarma" tartışmalarının yaşandığı ve sınıf mücadelesinden bahsedilmediği bir ortamda, 15-16 Haziran ve ertesinde işçi sınıfı mücadeleciliğiyle gücünü gösterdi.

Demirel hükümeti, patronların isteğiyle işyeri sendikalarının ve DİSK’in sözleşme ve grev yapma yetkisini kısmak istedi. Yasayı hazırlayan komisyonun bazı üyeleri, CHP milletvekili ve Türk-İş’e bağlı sendika başkanıydı. 1975’te DİSK başkanı olan, Abdullah Baştürk, 1982’den sonra on yıldan fazla Türk-İş başkanlığı yapan Şevket Yılmaz da aralarındaydı.

1970’lerde ekonomi tıkandı. Patronlar, kâr düzeyini korumak için özel sektörden başlayarak, ücretleri düşürmek istiyordu. Bunun önündeki ilk engel olan sendikaların geriletilmesi gerekiyordu.

1965’lere kadar burjuvazi için işçileri denetim altında tutan Türk-İş’in etkisi, işçi sınıfının sayıca artmasının beraberinde sınıf bilincinin gelişmesiyle azaldı. Ford, Fıat, Mercedes, Renault, Goodyear, Pirelli, Unilever, Grundug, Philips, Sandoz, Erdemir, İsdemir, Oyak gibi büyük sanayi işletmelerinde her gün on binlerce işçi toplandı, fabrika üretim sistemi işçiye örgütlenmeyi, örgütlü çalışmayı öğretti.

1967’de 40 bin üyeyle kurulan DİSK’in üyesi, üç yılda 100 bini aştı. Kavel grevi, 1968 Alpagut işçi denetimi deneyi gibi işyerini aşan ve ülke çapında etkili, önemli mücadelelerde polis ve askerle çatışıp, çetin grevlerle bilinçlenen, örgütlenen ve sayıca artan işçilerin sınıf bilinci gelişip, genel ve politik mücadeleye katılmalarına yol açtı.

“İşçiler savaşa hazır olun” başlıklı bildirilerle, yasanın görüşüleceği 15 Haziran günü eylem çağrısı yapan DİSK bürokratlarının, patronlara tahditle geri adım attırmaktan başka bir amaçları yoktu. Oysa, her gün işyerinde patronuyla mücadele eden işçiler, DİSK’in bu çağrısından da moral destek alarak adeta savaşa giriştiler.

1970’te çalışan işçilerin yüzde beşi, sendikalı işçilerin yüzde onunu oluşturan, İstanbul ve İzmit’te en modern ve en büyük 173 işletme ve fabrikada çalışan 150 bini aşkın işçinin katıldığı, Türkiye tarihinin en kalabalık işçi eylemleri militanlığı açısından da işçi sınıfının, toplumdaki önemini ve toplumsal mücadeledeki önder rolünü ortaya koydu. İşçiler, üretimi durdurmakla yetinmedi, sokakları fethettiler, polis ve askerle çatışıp, karakolları, devlet dairelerini bastılar. İki gün boyunca İstanbul ve İzmit’te yaşam durdu. Mücadele, memurlara sıçradı. İçişleri Bakanı, işçiler yolları kestiği için İzmit’ten öteye geçemedi. İşsizler, yoksullar, gençler, kendine sol diyen tüm kesimler, işçilerin peşinden harekete geçti.

Hükümet, polisin 2 işçi ve bir esnafı öldürmesine rağmen durduramadığı isçilere karşı orduyu harekete geçirdi, işçileri durdurmak ve birleşmelerini engellemek için kara ve deniz ulaşımı durduruldu, köprüler açıldı. İşçilerin eylemleri ancak sıkıyönetim ilanıyla durdurulabildi.

DİSK bürokratları ise, 15 Haziran akşamı işçilere radyodan mücadeleyi durdurmalarını söyledi ama işçiler onları dinlemedi. 16 Haziran günü İstanbul ve İzmit’te 16 Eylül’le dek 3 ay süreyle uzatılacak olan sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetim bu illerdeki gösterileri durdurdu ama İzmir, Ankara, Adana ve Gaziantep, sonraki günlerde ve aylarda, Adapazarı, Bursa, Eskişehir, Ankara, Adana ve Zonguldak gibi sanayi şehirlerinde işçilerin protestoları devam etti.

5 bini aşkın işçi işten atıldı, binlercesi yargılandı, aylarca hapis yattı, kara listeye alındı. Hapse giren DİSK bürokratları, orada da kendilerini işçilerden ayırdı.

Sonuçta burjuvazi işçilerin mücadelesi karşısında geri adım atmak zorunda kaldı. Yasa kağıt üstünde meclisten geçse dahi hiçbir zaman uygulanamadı.

15-16 Haziran’da işçilerin “kendiliğinden” harekete geçtiği söyleniyor. Oysa bir bantta veya bölümde iş bırakma bile hazırlık ve örgütlenmeyle sürdürülüp yayılabilir. Birkaç şehri ve günü aşan bir mücadele ise, çok daha ileri düzeyde bir örgütlenmenin ürünü olabilir. Fabrikalarda özveri ve kararlılıkla çalışan devrimci işçi militanlar, fabrikadan fabrikaya bağ kurarak, bir düzeyde mücadeleyi örgütleyip ertesi gün genişleyerek devam etmesine katkıda bulundular.

İşçi sınıfı, bu mücadeleyle şehirleri aştığını, burjuvazinin düzenini, yasalarını silip süpürdüğünü, kısacası toplumdaki gücünü göstermiştir. Tüm bunlara rağmen, 15-16 Haziran mücadelesi, sadece daha iyi ücret ve yaşam koşulları için değil, aynı zamanda sömürü düzenini yok etmek için örgütlenen devrimci işçiler için aşılması gereken bir hedeftir.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 120 - 6 Haziran 2008  Site yaşamını izle Tarihten... Tarihten... Tarihten   ?