Sinif Mucadelesi

AKP’nin gerçek yüzü çıktıkça toplu tutuklamalar artacak

Cumartesi 14 Nisan 2012

Bir yanda, birçok askeri darbe geçirmiş olan Türkiye tarihinde ilk kez bir askeri darbe yargılanıyor diğer yanda toplu tutuklamalar sonucunda hapishanelerdeki insan sayısı zirve yaptı. Demokratikleşme mi var, yoksa tersine bir gidiş mi?

Siyasi sisteme hakim olan büyük sermeye, sümürü düzenini sürdürebilmek için devlet mekanizması ve baskı güçleri dahil kurumları, dönem dönem farklı şekillerde biçimlendirir ve işletir. Ancak her durumda değişmeyen şey sermayenin hakimiyeti ve sömürü düzeninin kendisini sürdürmek için tüm muhalifleri sindirmek, etkisizleştirmek veya yok etmek istemesidir.

12 Eylül askeri darbesi işçi sınıfının önemli haklarını yok etti. Binlerce işçi işten atıldı, fişlendi, hapse atıldı, uzun yıllar hapis yattı, daha azı işkence gördü, öldürülenler oldu. Tüm bunların ne hesabı soruldu ne de bugünkü göstermelik davada sorulacak.

1990’larda ise kitleselleşen Kürt ulusal hareketine karşı daha vahşi yöntemler uygulandı. Devlet terörü halindeki yöntemler uzun tutuklamalar, işkence, toplu sürgün, köy boşaltma, sokakta infaz ve daha niceleri; amaç Kürt muhalefetini susturmaktı.

Şimdi “ileri demokrasi” savı ile AKP hükümeti, güya yargıladığı 12 Eylül dönemini aratmayacak yöntemlerle, ileride gelişecek daha güçlü muhalefete karşı tedbir alıyor, kitlelere gözdağı veriyor. Aslında diğer iktidarlardan tek farkı ismi: “İleri demokrasi”!

Darbe döneminin Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin yerini Özel Yetkili Mahkemeler aldı. En basit bahanelerle gözaltına alınıp yargılanmadan yıllarca hapishanede kalınabiliyor. Darbe döneminden bir farkı da, bir ilerleme olarak, hapishanedeki fiziksel şiddetin yerini psikolojik şiddet aldı.

Eskiden gerekçe “anarşi ve bölücülük” idi şimdi gerekçe “demokrasiye darbe (Ergenekon) ve terör (KCK)” oldu.

Düzene, sömürüye veya hükümete karşı şu veya bu düzeyde mücadele eden Türk solu ve sağı “Ergenekon terör örgütüne” dahil ediliyor. İşkencecisinden, işkence edilene generalinden, solcusuna, ulusalcısına karşı hepsi aynı torbanın içinde. Eski emniyet müdürü, işkenceci Hanefi Avcı, işkence ettiği solcularla aynı suçla yargılanıyor. Kürt aydınlarının infazını organize eden eski general Veli Küçük’te aynı suçtan yargılanıyor ama hiçbiri bu gerçek suçlarından ötürü değil, göstermelik gerekçelerle hapiste tutuluyor. Çünkü gerçek amaç suçlarını yargılamak değil, hükümetin, bugün burjuvazinin ihtiyaçlarına göre yapmak istediklerine karşı çıkmalarını önlemektir.

Kürt solu ve emekçileri “KCK terör örgütü” altında toplanıyor. Tutuklu sayısı şimdiden yedi bini geçti. Bir yanda bizzat başbakanın onayı ve yönlendirmesi ile devlet adına MİT, gizli istihbarat toplanıyor, PKK ile görüşülüyor, ortak eylem yapıyor diğer yanda Kürt siyasetçiler toplu olarak tutukluyor. Yani on yıllık iktidarı boyunca Kürtleri sindirmek için her yöntem uygulanıyor. Buna da açılım siyaseti diyorlar.

Milletin oylarıyla iktidara geldiğini millet adına iktidar olduğunu söyleyen hükümet, özünde devraldığı düzeni sürdürüyor. 12 Eylül’ün anayasasını, çoğu değişmeyen yasalarını, işine gelen yöntemlerini uyguluyor. Ve böylece büyük sermayeye hizmet ediyor.

Siyasete, demokrasiye katılım olanakları yok edilmiş olan kitleler, çok cılız da olsa sokakta hak aradıklarında, ister Newroz’da ister sendika eyleminde olsun, benzer polis şiddetine maruz kalıyor. Belediyenin bir kararını protesto eden esnaftan, bir inşaata karşı çıkan mahalle halkından, zam almaya ya da işten atılmaya karşı çıkan işçiye kadar herkes aynı şiddeti görüyor.

Hükümet bu devlet şiddetini, büyük sermayeden aldığı güçle yapıyor ve emekçilerden çekinmiyor. Ancak kitlelere karşı güvensizliği arttıkça devletin şiddeti tırmanıyor. Öte yandan bu hükümetin bir farkı da dini duyguları kullanmasıdır. Böylesi baskıya dayanan bir iktidar ne kadar sürebilir? Yeter ki onun yerine benzeri iktidar olmasın. İşçi sınıfı ve ezilen tüm kesimler, güçlerini doğru yerde doğru şekilde yani sınıf mücadelesinde birleştirmeli. (04.04.2012)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2012  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 166 - 11 Nisan 2012  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?