Sinif Mucadelesi

Yargıdaki kavga adalet için değil, çıkarlar için!

Çarşamba 9 Şubat 2011

On yıllık yargılama süreleri bittiği halde davaları sonuçlanmayan Hizbulluh sanıklarının cezaevlerinden çıkması, yargıdaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

AKP hükümeti ile düzenin yüksek yargı kurumları arasında, baştan beri çekişme sürüyor. Yüksek yargı sistemi ve kurumları, 12 Eylül 1980 darbesiyle, siyasilere karşı, onları denetlemek üzere biçimlendirildi. Böylece burjuvazinin düzeni, devlet kurumları ve ordunun gözetimi altına alındı.

Bu işleyiş değişen dengelere ve çıkar ilişkilerine uymuyor. Artık burjuvazi siyasiler üzerinden, doğrudan hakim olmak istiyor. Çünkü kural değil, gerektiğinde kuralsız, engelsiz olmak istiyor.

Geçmişte oluşturulan yüksek yargı kurumları ve ona uygun olarak yetiştirilmiş “devletçi” kadrolar, tıpkı orduda olduğu gibi yeni siyasete ve düzenlemelere karşı direniyor. AKP hükümeti de adeta “vur kaç” siyaseti izliyor.

Yüksek yargıya bir darbe vuruluyor ardından yasal düzenleme yapılıyor, bir süre sonra bir açığı daha ortaya serilerek bir darbe daha vuruluyor, ardından bir değişiklik daha yapılıyor.

Nitekim, hükümet, Hizbullah sanıklarının tahliyesinin faturasını Yargıtaya kesti ama aslında hükümetin bilerek göz yumduğu ortaya çıktı.

Hem ilgili mahkeme bakanlığı uyarmış hem de emniyet dosyayı yargıtaya geç göndermiş. Üstelik, bazı AKP’lilerin, domuz bağıyla yavaş yavaş ölüme terkettikleri insanları aileleriyle, çoluk çocuklarıyla yaşadıkları evlerin altına gömen Hizbullah’ın destekçesi dernekleri ziyaret ettiğinin de ortaya çıkması, bu durumun yeni bir “vur kaç” adımı olduğunu düşündürtüyor.

Tartışma ve çekişmeler, yargı sistemi, yeni ihtiyaçlara cevap verecek hale gelinceye kadar, siyasi ortama göre devam edecek.

Elbette yargı ile yaşanan kavganın başka yönleri de vardır. Bunlardan en önemlilerinden biri de, Kürt sorununa ilişkin olanı. Kürtçe konuşmak yasak değil ama yargıçlar, Kürtçe savunma yapılmasını ısrarla kabul etmiyor. Bu nedenle daha yargılanmasına geçilemeyen yüzlerce KCK sanığı, aylardır boş yere hapiste.

Bu durum yaklaşan seçim nedeniyle Kürt illerinden oy bekleyen AKP’nin hiç hoşuna gitmiyor. Çünkü AKP’yi kıyasıya eleştiren, Kürt açılımında ciddi olmadığını söyleyen DTP’nin etkisini arttırıyor.

Yargı sistemi, en altından en üstüne kadar, emekçilerin, hakkını arayanların karşısında düzeni savunmak üzere oluşturulur.

Nitekim iktidar ile muhalefet her konuda çekişiyor ama sözde “terör” sanıklarının yargılanması yasal süreyi geçse de cezaevinden çıkamamasında hemfikirler. Tutuklu bulunan neredeyse tüm Kürtler, terör sanığı sayılıyor ve belki de ilk duruşmada beraat edecekleri halde, yıllarca hapis yatıyorlar.

Üstelik, devlet bu nedenle AİHM’de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) suçlu bulunup, milyarlar ödüyor. Türkiye, Rusya’dan sonra AİHM’e en çok şikayet edilen ülke ve şikayetlerin neredeyse tamamı “adil yargılanma” hakkına ilişkin.

Evet, hükümetin de söylediği gibi yargı sistemi iş yükünün altında eziliyor. Bu sadece yargıda çalışan sayısının azlığından ya da sistemin sorunlarından değil, esas olarak toplumdaki müthiş adaletsizlikten kaynaklanıyor.

Siyasilerin yargıda yapmak istedikleri değişiklikler ya da kendilerini her şeyin üstende gören kibirli yargıçların savundukları, toplumdaki adaletsizliği yok etmeye yönelik değil, sadece yamayı değiştirmek istiyorlar. (01.02.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 152 - 4 Şubat 2011  Site yaşamını izle Siyasetin Gündemi   ?