Sinif Mucadelesi

Hükümet Kürt sorunun çözmüyor, emekçilerin sorunlarını örtmek için kullanıyor

Pazar 9 Ocak 2011

Başbakan, cumhurbaşkanı, AKP’li politikacılar arada bir Kürtçe konuşuyor ve bu normal karşılanıyor ama Kürt politikacıların kendi dillerini konuşmaları sorun oluyor. Hem de az buz değil, büyük sorun!

Bu durum, iki yüzlü uygulamanın çok somut bir örneği.
BDP, okullar açıldığında “ana dilde eğitimi” gündeme getirmişti, şimdilerde ise “iki dilli yaşamı”. Sonunda tartışma kızıştı, demokratik açılım şampiyonu AKP’nin resmi ağızları durumu; “demokrasiye dinamit” olarak değerlendirdiler.

Cumhurbaşkanı ve başbakanın Tunceli’ye “Dersim” demesinin, yerleşim yerlerinde eski isimlere dönülebilir görüşünü ileri sürmesinin üzerinden bir yıl ancak geçti, ne değişti?

AKP demokratik açılımı, Kürt kitlelerinin istekleri doğrultusunda değil, burjuvazinin değişen ihtiyaçları doğrultusunda yönlendiriyor. Bu nedenle Kürtlerin veya Kürt siyasi liderlerin talepleri özellikle önemsenmiyormuş gibi gösterilmek isteniyor. Çünkü hem açılımı sınırlandırmak hem de kendi belirledikleri çerçevenin dışına çıkmasını önlemek istiyorlar.

Benzer şekilde DTP’nin de, işsizlik ve yoksullukla boğuşan Kürt kitlelerin acil sorunları, evlerine dönemeyen gençelerin durumları değil, illa da dil konusu gündemde tutuluyor. Kürtçenin tanınması için cansiparene uğraşan DTP milletvekilleri, torba yasa ile Kürt illerinde asgari ücretin yüzde 20 daha düşük ödenmesinin yasalaştırılmasına karşı aynı uğraşı göstermiyorlar.

Türkiye’de emekçiler, Türkçe’den başka bir çok dilde konuşuyor ama hepsi tek bir biçimde sömürülüyor. Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Arnavut, Iraklı, Afrikalı, Kafkas, Balkanlı, Ermenistanlı, farklı dilden, ülkeden emekçiler, aynı sömürü düzeninin baskısı altında. İşyerlerinin, fabirkaların, tersanelerin kapısında, içinde hangi dilde yazı olursa olsun, aynı asgari ücret ve güvencesiz, sigortasız çalışma ile karşı karşıya.

Milliyet temelinde, dil çerçevesinde yapılan tartışmalar, bilerek ve isteyerek uzatılıyor. Sürekli gündemde tutuluyor. Çünkü böylece asıl sorunlar, emekçilerin yaşadığı sınıfsal sorunlar gündeme gelmiyor, getirilmiyor.

Bir çok yerde, şehirlerin meydanlarında bile resmi kurumlarca konmuş Türkçe-İngilizce tabelalar var. Türkçe-Kürtçe olsa ne olur? Hiç! Ama günlerdir, haftalardır tartışılıyor, tartışılacak. Çünkü bu tartışıldıkça, asıl önemli olan işçi-patron ayırımı öne çıkmıyor.

Seçim yaklaştıkça, hem AKP hem de DTP benzer tartışmaları tırmandırabilir. Çünkü Kürt illerinde ağırlıklı olarak bu iki parti oy alıyor. DTP Kürt halkının sorunlarını Kürtçe’nin kabülüne indirgeyerek, kendi kitlelerine yanlış bir yön veriyor. AKP’nin açılımda samimi olmadığını göstermeye çalışıp oy istiyecek.

AKP ise ikili oynuyor. Bir yanda Kürt kitlelerine, DTP aradan çıksın ben açılım yapacağım görüntüsü verirken bir yandan da Türk milliyetçisi bir dil kullanıyor.

Ne Türk ne de Kürt emekçiler, bu utanmaz gerici siyasetçilerden sorunlarının çözülmesini bekleyemez. Elbette işçi sınıfı için herkesin ana dilini konuşabilmesi tartışma götürmez bir haktır.

İşyerlerinde, fabrikalarda yan yana çalışan, mahallelerde yan yana yaşayan emekçiler, ancak sınıflarının çıkarları temelinde birlikte örgütlenip mücadeleye girişirlerse, sorunlarını çözmek için bir imkan yaratabilirler. (04.01.11)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2011  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 151 - 7 Ocak 2011  Site yaşamını izle Başyazı   ?