Sinif Mucadelesi

Düzen gemisi için yeni rüzgâr hazırlanıyor

Perşembe 24 Haziran 2010

CHP kongresi sonrasında, “yandaş” medyadan sonra “candaş” medya, Kılıçdaroğlu ve CHP’yi parlatma kampanyası yürütüyor. Bu durum, akla dokuz yıl önce, üç ayda AKP’nin pazarlanması kampanyasını hatırlatıyor.

O dönem iktidardaki Ecevit-Bahçeli koalisyonu, 2001’deki şiddetli ekonomik kriz nedeniyle çökmüştü. Seçim zorunluydu ve çöken DSP’nin yerine kitleleri dizginleyebilecek, düzen içinde umut verebilecek bir parti yoktu.

İşte bu ortamda, ANAP, DYP ve Refah Partisi’nden kopan, kimisi, bu partilerde bakanlık ve milletvekilliği de yapmış siyasilerle, sanki yeni bir parti imiş gibi AKP kuruldu. Medyanın ve patronların desteğiyle AKP üç ay içerisinde örgütlendi ve iktidara geldi.

Gerçekten de seçimde DSP yüzde 3 civarında oy alarak, diğer partiler gibi neredeyse silindi, AKP ise tek başına iktidar oldu.
AKP hükümeti kurulur kurulmaz meclisten geçirttiği ilk kanun, patronlara vergi affı, ikincisi ise DSP hükümetinin çıkarmaya yetiştiremediği, bugün geçerli olan İş Kanunu oldu. Yani, eski yüzler, eski program sanki yeniymiş gibi “parlatılıp” krize çare olarak sunuldu.

Çok daha yakın bir örnek Yunanistan’da yaşandı. Dünyayı sarsan ekonomik kriz nedeniyle, ekonominin çökeceğini patronlar ve siyasetçiler biliyordu. Kriz karşısında, patronlar paralarını korumak istiyordu. Bunu yapmanın yolu, siyasetçiler eliyle kitlelere, özellikle emekçilere kemer sıktırmaktır. İşte emekçilere kemer sıktırmak için sözde “sosyal demokrat” parti ve başkanı, kısa bir süre içinde cilalanıp, iktidara getirildi. Hükümeti kuran, sosyal demokrat Papandreou, şimdi, arka arkaya ücretlerde ve sosyal haklarda kısıtlama paketleri açıklıyor.

Hükümet, her fırsatta ne kadar aksini söylese de ekonomik kriz, Türkiye’yi derinden sarsıyor. İşsizlik artıyor, enflasyon yükseliyor, taksitlerini, kredi kartı borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı rekor kırdı. Kamu emekçilerinin ve Tekel işçilerinin mücadeleleri, hükümetin işçi düşmanı yüzünü gözler önüne serdi. Tersanelerde ve madenlerdeki artan ölümler karşısında hükümet üyelerinin açıklamaları, bunu daha da pekiştiriyor.

Açılım paketlerinin hiç biri bir çözüme ulaşmadığı gibi Kürtlerin en temel talepleri de karşılanmadı. Üstelik yeniden cenazeler gelmeye başladı.

Son iki seçimdir, bir umut olarak gördüğü için AKP’ye oy veren emekçi ve yoksulların, artık aynı oyu vermeyecekleri gittikçe netleşiyor.

İşte bu ortamda patronlar, kitlelerin kendi güçlerine ve oluşturacakları örgütlerine güvenmemeleri için yeni bir hedef göstermek üzere bir “parti” hazırlıyor.

Patronlar, burjuvazi hiçbir zaman tek bir ata oynamaz. Her zaman elinin altında bir yedek bulunmasını ister. Bir süredir, başta Mustafa Sarıgül ve Abdülatif Şener olmak üzere, bazı siyasetçilerin burjuvaziye hizmet için kendilerini pazarlama girişimleri vardı. Ancak hiç biri, AKP seviyesinde, geniş kitleleri bir süre için oyalayabilecek bir konuma gelemedi.

Baykal liderliğindeki CHP’nin, “Kemalizm ve laiklik” eksenindeki siyaseti de kitleleri çekemiyordu.

İşte bu durumda, Kılıçdaroğlu, emekçilerin sorunları öne çıkaran laflarla bu işe en iyi aday oldu. Tıpkı Erdoğan’ın o dönem kullandığı ama şimdi çoktan unutulan “demokrasi ve Avrupa Birliği’ne üyelik” hedefi gibi.

Kılıçdaroğlu, her fırsatta emekçilerin, yoksulların sorununa değiniyor ama tek çözüm olarak kendi iktidarlarını, oy sandığını gösteriyor. Bu bir aldatmaca ve oyalamadır.

Şimdiye kadar seçim yoluyla emekçilerin hiçbir sorunu çözülmedi. Emekçilerin sorunlarının çözümünün tek yolu kendi mücadeleleridir. (30.05.2010)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 144 - 4 Haziran 2010  Site yaşamını izle Başyazı   ?