Sinif Mucadelesi

İşsizliğin nedeni patronlar

Çarşamba 26 Mayıs 2010

Başbakan, sekiz saatlik işgünü mücadelesinin ürünü olan 1 Mayıs’ın haftasında, daha önce söylediğini tekrarladı ve 1 milyon 300 bin civarındaki TOBB üyesi patronların, birer işçi almasını söyledi. Bir yanda işsizlik azaldı diyen hükümetin, sorunu yaratanlara, sorunu çözün diye ricada bulunması, hükümetin aczini göstermek değilse, işsizlerle dalga geçmek demek.

Türkiye’de 70 milyonu aşan nüfus içinde, çalışma çağındakilerin sayısı, 52 milyon civarında. Çalışan sayısı ise 21 milyon 162 bin. Yani nüfusun yarısı çalışmazken, resmi olarak 3 milyon kişi işsiz sayılıyor.

İşsizliğin temel nedeni patronların işçi ücretlerini düşürme amacıdır. Ücretler, 1980’den bu yana reel olarak ya-ni satın alma gücü açısından düşüyor. Patronların sürekli esneklikten bahsetmelerinin nedeni, işçi çıkarma serbestliğini kullanıp işçileri düşük ücretle çalışmaya razı etmektir. Yani işsizlik, patronlar düzeninin kendisinden kaynaklanıyor. İşçi ücretleri daha fazla düşürülemediğinde tersten, çalışma süresini uzatılıyor.

DİSK’in 1 Mayıs nedeniyle açıkladığı bir rapor, çalışma süresinin, 12 Eylül askeri darbesinden bu yana arttığını gösteriyor. İş kanunlarında haftalık çalışma süresi 45 saat, bir yılda yapılacak fazla çalışma süresi ise 270 saat ile sınırlı. Fazla çalışmanın üst sınırı olan 270 saat, haftada ortalama 5 saate karşılık geliyor. Böylece işçilerin haftalık ortalama çalışma süresi en fazla 50 saate çıkabiliyor. Kamuda haftalık çalışma süresi 40 saat.
Gerçekte 1988’de her dört işçiden biri haftada 50 saatten fazla çalışırken, on yıl sonra, her üç işçiden birine, bir on yıl sonra da her iki işçiden birine çıktı.

Artık her 10 işçiden biri de haftada 72 saatten fazla çalışıyor. Çalışma süresindeki artış emekçilere değil patronlara yaradı. Fazla mesai ücreti zamlı ödenmesi gerekirken normal ücrete göre ödeniyor, çoğu zaman eksik hesaplanıyor, bazı yerlerde ise hiç ödenmiyor.

DİSK’in yaptığı hesaba göre, yasal üst sınırın üzerinde kalan fazla çalışma yaptırılmasa ve haftada 45 saat çalışılsa, 1 milyon 700 bin kişi daha iş bulacak. Sadece iş kanunları uygulaması bile işsizliğe bir çözüm olacakken yapılmıyor.

Bu gibi raporlarla çok güzel bilgiler ve öneriler açıklayan sendikacılar, bu uğurda ne yapıyor? Çalışma saatleri ve ücretler, sendikalı yerlerde sözleşme ile belirlenir. Sözleşme hakkından yararlanan işçi sayısı on yılda 1 milyondan 260 bine düştü.

İşsizlik sorunu, ne başbakanın patronlara ricada bulunmasıyla ne de sendika bürokratlarının laflarıyla çözülebilir. İşsizliğin önlemesi acil bir gerekliliktir ve ancak bu sorunu yaşayan işçilerin hükümeti ve patronları, gerçek önlemler almaya ve uygulamaya zorlamasıyla çözülebilir.
Her şeyden önce işçi çıkarmak yasaklanmalıdır, zarar ettiği gerekçesiyle işçi çıkarmak isteyen işyerlerinin hesap defterleri çalışanlarının denetimine açılmalıdır. Bu defterlerde gerçek kâr-zarar ortaya çıkacaktır.

Patronlar, defterlerinin açılmasına, hesaplarının incelenmesine “ticari sır” bahanesiyle karşı çıkıyor. Aslında, patronların kârını işçiden gizlemeye, işçileri mağdur etmeye yarayan bu bahane kabul edilemez. Sadece işletmeler değil, onlara düşük veya yüksek faizle kredi veren bankaların da defterleri denetlenmeli.

Tüm ekonomik sistem birbirine bağlantılıdır. Patronların ve hükümetin “esneklikten” yani işçi çıkarmada rahatlıktan bahsettikleri bir ortamda patronların bir işçi alması, işçi alan patrona kredi veya teşvik verilmesi gibi göstermelik düzenlemelerle işsizlik önlenemez. Bu nedenle işsizliği önlemek tüm ekonominin bu amaçla yönlendirilmesi ve düzenlenmesiyle mümkündür. Bunu gerçekleştirecek olan da emekçilerin kendisidir. (05.05.10)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2010  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 143 - 10 Mayıs 2010  Site yaşamını izle Emekçinin Gündemi   ?